Dahil Olan Hizmetler:
Türk Hava Yolları ile İstanbul-Oslo-İstanbul dış hat uçak biletleri
Yerel Hava Yolları ile Oslo-Kirkenes iç hat uçak biletleri
Yerel Hava Yolları ile Tromso-Oslo iç hat uçak biletleri
Tüm havalimanı vergileri ve bilet servis ücretleri
4* ve Butik otellerde toplam 4 gece kahvaltı dâhil konaklama
Tarihi Posta Gemisi’nde 1 gece kahvaltı dahil konaklama
Gemide alınacak 1 adet öğle yemeği
Gemide alınacak 1 adet akşam yemeği
Otel, gemi ve şehir vergileri (turist vergileri)
Arktik Norveç I (Tarihi Posta Gemisi ile Norveç Kıyı Ekspresi Yolculuğu)
Arktik Norveç II (Kar Motorları ile Buzullarda Kral Yengeç Avı)
Arktik Norveç III (Arktik Ormanlarda Husky Kızak Safarisi)
Arktik Norveç IV (Ahşap Katedralde Mum Işığı Kutup Gecesi Resitali)
Arktik Norveç V (Aurora Köyleri - Kuzey Işıkları Altında Arktik Norveç)
Arktik Norveç VI (Tromso ve Kutuptan Yankılar)
Arktik Norveç VII (Aurora’nın Gölgesinde Kirkenes)
Arktik Norveç VIII (Dünya’da Kuzey Kutbu’na En Yakın Şehir Hammerfest)
Arktik Norveç IX (Donmuş Ufukların Ardında Mehamn)
Arktik Norveç X (Samilerin İzinde Kjollefjord - Arktik Göç)
Arktik Norveç XI (Vardo ve Cadı Avlarının Öyküsü)
Arktik Norveç XII (Dünyanın En Kuzeydeki Kara Yolu Honningsvag)
Arktik Norveç XIII (Kambur Balinalardan Orca’lara Skjervoy)
Arktik Norveç XIV (Denize Doğrudan Akan Tek Buzul Oksfjord)
Arktik Norveç XV (Komsa Kültürü ve Fok Avcılarının Hikayesi)
Arktik Norveç XVI (Kuzeyin Melankolisi Oslo)
Arktik Norveç XVII (Norveç’te Arktik Sanat: Munch Müzesi)
Arktik Norveç XVIII (Munch’un “Çığlık” Tablosu ve İçsel Seyahat)
Arktik Norveç XIX (Bir Çığlığın Ardında Ekeberg - Munch’un Norveç’i)
Programda belirtilen tüm müze ve ören yeri giriş ücretleri
Tüm şehirler arası transferler
Tüm havaalanı, tren istasyonu ve liman transferleri
Yerel İngilizce rehberlik hizmeti
Rehber, sürücü ve araç masrafları (Otoyol, park, ulaşım, konaklama, yemek vs.)
Rehber ve sürücü bahşişleri (Gezimizde bahşiş toplanmıyor)
Dahil Olmayan Hizmetler:
Schengen vize ücreti (150 Euro)
Fazla bagaj ücreti, otel ekstraları ve kişisel harcamalar
Programda belirtilmeyen tüm gezi, yeme-içme, müze girişi ve ulaşım hizmetleri
Gezi İçeriği ve Ayrıcalıkları:
Dünyanın en kuzey ucunda, haritaların beyaza döndüğü yerde başlıyor Arktik Norveç. Burada rüzgâr, yüzyıllardır aynı dili konuşuyor: sessizliğin dili. Dağlar, bin yıllık buzullarla örtülmüş yorgun devler gibi; deniz ise her sabah sisin ardında yeniden doğuyor. Bu topraklar, insana hem dünyanın başlangıcını hem de sonunu aynı anda düşündürüyor.
Tarih boyunca Arktik Norveç, insan iradesiyle doğanın kudreti arasındaki ince çizginin yaşandığı bir sahne olmuş. Vikinglerin yelkenleri, kuzey rüzgârlarına ilk meydan okuyanlarken; onların torunları bugün hâlâ aynı sulara balık ağlarını bırakıyor ve o eski şarkıların mırıltısı yeniden duyulur. Kirkenes, Tromso, Hammerfest gibi kentler, zamanın ve buzun birbirine karıştığı bir belleğin kıyısında duruyor. II. Dünya Savaşı’nın izleriyle kutup ışıklarının büyüsü aynı gökyüzünü paylaşıyor burada.
Arktik Norveç’i asıl anlatan şey tarih değil, ışığın kendisi. Güneş, uzun kış aylarında aylarca ufkun altında kalıyor; sonra bir sabah geri dönüyor, ama bu kez batmıyor. “Midnattsol” yani geceyarısı güneşi bu toprakların şiiri. Güneş, denizin üzerinde sonsuza kadar dönüp duran bir sessizlik halkası gibi, zamanı unutturuyor insana.
Kışın, gökyüzü başka bir büyüye bürünüyor: Kuzey Işıkları ya da Kutup Işıkları olarak bildiğimiz Aurora Borealis. Yeşilin, morun ve gümüşün dans ettiği bu ışıklar, sanki tanrıların unutulmuş bir hikâyesini yeniden anlatıyor. Yerli Sami halkı, bu ışıkları gökyüzünde yürüyen ruhlar olarak görürmüş; bu yüzden kimse onları parmakla göstermiyor sadece sessizce izliyor. Arktik’in edebi yanı işte burada: insanın küçük, ama aynı zamanda sonsuz olduğunu hissettiren o anlarda. Bugün Arktik Norveç, hem bir coğrafya hem de bir duygu biçimi. Bir yazar için şiirin kaynağı, bir ressam için ışığın evi, bir yolcu için dünyanın ötesi. Fiyortların derinliğinde yankılanan su sesi, binlerce yılın sabrını anlatıyor. Her taş, her buz parçası, her rüzgâr zamana direnen bir sanat eseridir aslında. Öyle ya bizler de “Seyahat Sanattır” demiyor muyuz?
Arktik Norveç, gezginlerimiz için bir varış noktası değil; bir iç yolculuk daveti aslında. Burası, insanın doğayla ilişkisini yeniden tanımladığı, sessizliğin anlam kazandığı bir yerdir. Belki de bu yüzden, kuzeyin ışıkları altında duran herkes aynı gerçeği hissediyor: “Dünya, buzun altında bile nefes alıyor ve bu nefes, hâlâ şiir gibi kokuyor…”
Tarihi Posta Gemisi ile Norveç Kıyı Ekspresi:
Güzergahlarımızdan biri elbette 130 yıllık tarihi posta gemi rotası. Kirkenes’ten başlayıp (ya da ters halde Kirkenes’te biten) Bergen’e kadar Norveç’in batı kıyısı boyunca uzanan ve Kuzey Kutup Dairesi’nin ötesine geçen bu destansı yolculuk “Norveç Kıyı Ekspresi (Norwegian Coastal Express)” olarak da anılıyor. Yüzlerce yıl boyunca zorlu kış koşulları sebebiyle yolları kapanan ve birbirinden izole hale gelen Norveç köy ve kasabalarına bir posta ve yük hattı olarak başlayan rota zamanla Norveç’in kıyı topluluklarını birbirine bağlayan bir yaşam hattı hâline geldi. Bu kasabalara posta, yiyecek, ilaç, yolcu ve kargo taşıyan gemiler ise şimdi turistik keşif deneyimlerine de güvertelerini açıyor. Bizler de bu tarihi Arktik deneyimin bir parçası olmak üzere posta gemisi olarak da kullanılan gemiye konuk oluyoruz.
Donan Ufukların Ardında: Aurora Köyleri
"AURORA KÖYLERİ" terimi, MATİLDA TRAVEL ekibinin kutup turizmi için yaptığı akademik çalışmalar ve Arktik bölgelere yaptığı seyahatler sonucu çıktı ortaya. Kuzey ışıklarının en iyi görüldüğü doğal güzelliklere sahip köy ve kasabaları TÜRKİYE'DEN İLK KEZ ve SADECE MATİLDA'nın tanımıyla bir seyahat programında böyle anıyoruz ama bizleri esas mutlu eden bu coğrafyayı kara ve gemi deneyimlerle harmanlayıp siz değerli keşif tutkunları ile buluşturabilmek.
Her adım attığımızda ve her limanına yanaştığımızda dünyanın sanki yavaşladığı hissini yaratıyor Aurora köyleri. Sabahın ilk ışıklarıyla birlikte taş evlerin çatılarında biriken çiy damlaları, güneşin ilk öpücüğüyle birer mücevher gibi parlarken buralarda zaman, şehirlerdeki gibi keskin ve hızlı değil; aksine yumuşak bir nehir gibi akıyor, ve ruhumuzu nazikçe sarıp sarmalıyor. Yaşlı taş duvarlarda asılı asmaların ve sardunyaların kokusu burunlarımıza doluyor. Aurora köylerinin sanatsal ruhu, sadece görüntülerle değil, aynı zamanda sessizliklerinde gizli. Her taş yol, her eski kapı menteşesi, bir ressamın fırçasından çıkmış gibi; her adımda, tarih ve doğa, birbirine sarılıyor. Akşam çöktüğünde ise, köyü saran kızıl ve altın tonlardaki ışık, insanın içine işleyen bir şiir gibi. Ve o anda fark ediyoruz ki Aurora, yalnızca bir köy değil; bir hissiyat, bir duraksama ve bir hayranlık alanı.
Esas hayranlığımız ise geceleri köylerin üzerine Kuzey Işıklarının yeşil perdesi usulca serildiğinde başlıyor. Göğün derinliklerinden süzülerek gelen Kuzey Işıkları, Kuzey Norveç köylerinin üzerinde bir perde gibi dalgalanıp bir nefes gibi kıvrılıyor. Yeşilin, morun, bazen kırmızıya çalan hayaletimsi renkleri, gökyüzünü bir ressamın sabırsız tuvali haline getiriyor. Gökyüzü, Tanrı'nın fırçasından yeni çıkmış bir tabloya benziyor; hareketsiz ama canlı, donmuş ama nefes alan bir renkler senfonisi. İnsan burada göğe bakarken kendi içinin yankısını duyuyor ve o an sessizleşiyor. Çünkü bu ışık, konuşulacak bir şey değil; sadece seyredilecek ve hissedilecek bir deneyim...
Dünyanın Son Durağı Kirkenes:
Norveç’in en doğusuna, dünyanın neredeyse sessizliğe kavuştuğu Kirkenes'e varıp uçağımızın tekerlekleri buzlu piste dokunduğunda, insan gerçekten kendini dünyanın sınırında sanıyor. Tabelada küçük harflerle yazan “Kirkenes kulağa bir sığınak gibi geliyor; rüzgârın, denizin ve uzaklığın ortak ezgisiyle söylenmiş bir dua gibi.
Kirkenes, haritanın sınır çizgilerinde yürüyen bir şehir. Bir yanında Rusya, öte yanında Finlandiya. Dillerin birbirine karıştığı, kültürlerin sessizce el sıkıştığı bir kavşak burası. Pazarda satılan balığın tazeliğiyle, bir kafede duyulan Slav ezgilerinin hüznü aynı anda dokunur insana.
Kirkenes'te konaklayacak ve Arktik deneyimleri yaşayacağız. Sonrasında ise bizlere soğuk rüzgârla birlikte, uzak denizlerden hikâyeler getiren gemilerin birine binip sessizliğe yol alacağız. İçimizdeki kutbu bulacağımız bir yola..
Kar Motorları ile Buzullarda Kral Yengeç Avı:
Kuzey Norveç kasabalarına has Arktik deneyimlerin başında kuşkusuz "Kral Yengeç Avı" geliyor. Bizler de bölgenin bu en popüler ve en unutulmaz deneyimlerinden birini yaşamanın heyecanını yaşıyoruz. Evet! Barents denizi kıyısında uzanan buzlu kaplı fiyortların içerisine kar motorları ile yol almak, devasa Kral Yengeçleri yakalamak, avı öğrenmek, deneyimlemek ve sonrasında ellerimizle kral yengeçleri yemek!. Önce ekibimiz tarafından tarafımıza verilecek özel termal kıyafetler, botlar, eldivenler ve kasklar giyiyoruz. Ardından kısa bir bilgilendirme ile kar motosikletinin nasıl kullanılacağını öğreniyoruz. Daha sonra kar motosikletleriyle donmuş fiyortların üzerinde muhteşem bir kuzey manzarasına doğru ilerliyoruz. Bizlere sadece bembeyaz bir sessizlikte motor sesi eşlik ediyor. Ardından av noktasına ulaşıyor ve buzun üstündeki özel deliklerden devasa tuzakları çekiyoruz ve her biri 5 ile 10 kilo arasında olan kral yengeçleri suyun altından çıkarmaya başlıyoruz. Rehberimizden yengeçlerin nasıl yaşadığını, nasıl yakalandığını ve ekosistemdeki önemini dinliyoruz. Yakaladığımız taze yengeçler ise safari sonu sofralarımıza geliyor. Yerel usullere göre sadece tereyağlı ve limonlu haşlama olarak yeniyor. Sade ama inanılmaz bir lezzet şöleni...
Beyazın Bin Tonu: Tromso
Norveç'in kuzeyinde, haritaların neredeyse boşalmaya başladığı bir noktadayız. Karla örtülü dağların arasında, suların üzerine eğilmiş bir ışıltı gibi… Gökyüzü burada konuşuyor adeta. Renklerle, sessizlikle ve ışığın sonsuz tonlarıyla konuşuyor ve beyazın bin tonuyla. Sanki nefes aldıkça ciğerlerimize değil, kalbimize kadar işleyen bir berraklık yaratan beyaz bu.
Tromso bir kartpostalın içinde saklı gibi görünüyor bizlere. Ahşap köprülerin üstünde yürüyen yalnız figürler ve uzakta fiyordun kıyısına vuran dalgaların mırıldanışları. Sokakların geçtikçe şehrin Kuzey’'in tarihine karıştığını görüyoruz; Sami halkının renkli kumaşları, fok derisinden yapılan botlar, kutup kaşiflerinin mektupları… Hepsi bu toprakların ne kadar eski, ne kadar narin olduğunu fısıldıyor bizlere.
Ahşap Katedralde Mum Işığı Kutup Gecesi Resitali:
Bu kez Tromso ahşap Arktik Katedralde “Kutup Gecesi’ne” konuk oluyoruz. Arktik Norveç’in tarihi liman şehri Tromso'de yıllardır düzenlenen bu gelenek “Gece Yarısı Konseri” olarak da anılıyor. Etkinlikte; mum ışığıyla aydınlanan ahşap Neo-Gotik katedral içerisinde Norveç’li yerel müzisyenlerin canlı performansı eşliğinde Sami kültürüne ait eserlerden Paganik ilahilere geleneksel Norveç halk ezgilerini duygusal ve romantik bir formda dinleyerek Arktik Norveç’in kültürel mirasını deneyimleme fırsatı buluyoruz.
Arktik Ormanlarda Husky Kızak Safarisi:
Norveç Laponya’sının en nostaljik ve en sevimli Arktik deneyimlerinden biri de Husky kızak safarileri elbette. Önce dünya tatlısı Husky köpekleri ile buluşmak üzere Husky çiftliğine varıyoruz. Burada kızakçılar bizleri karşılıyor ve özel safari kıyafetlerimizi giyip husky'lerimizle tanıştıktan sonra, kızakla safariye çıkıyoruz. 10 km uzunluğundaki parkurda 15 dakika sürecek yolculuğumuz fiyort buzlarının üzerinden geçerek Arktik ormanların vahşi doğasında sürüyor. Yolda köpeklerimizi dinlendiriyor ve birkaç Arktik hikayeye de kulak vermek üzere kısa bir mola da veriyoruz. Koşullar uygunsa, kızakla fiyort buzunda kendi başımıza sürüş yapma şansımız da olabiliyor.
Doğanın Sanatla Kucaklaşması: Munch'un Norveç'i
Bu defa Norveç'te doğanın sanatla buluşmasının izlerini sürmek üzere önce Munch Müzesi’ne varıyoruz. Adını Norveçli ünlü ressam Edvard Munch'dan alan yer dünyanın en büyük müzelerinden biri olarak biliniyor. Bjorvika bölgesinde, Oslo Opera Binası’nın yakınında yer alan müze, Edvard Munch’un hayatı ve eserlerine adanmış olsa da 11 galeri ve 13 katlı yapısıyla ziyaretçilere geniş bir sergi alanı sunuyor.
“Gün Işığı” ve “Madonna” gibi Munch’un en ikonik eserlerine ev sahipliği yapan müzede elbette sergilenen en ilgi çekici eser ise tüm sanat severlerin bildiği üzere “ÇIĞLIK” tablosu. Yüzünü elleriyle tutan ve ağızdan sessiz bir çığlık atan bir figür görüldüğü orijinal tablo modern sanatın dönüm noktalarından biri olarak kabul ediliyor. Sahip olduğu sanat anlayışı ile Picasso ve Ernst gibi meşhur sanatçılara da ilham kaynağı olan ve Ekspresyonizm akımının simgesi haline de gelen eser, 90’ların “Çığlık” filmleri ve günümüz emojileri gibi pek çok alanda kendine yer bulmaya devam ediyor. Munch’un bu efsane tablosunu görüyor ve Munch’un bu tabloyu betimlerken günlüğüne yazdığı şu satırları hatırlıyoruz: “Gün batımında iki arkadaşla yolda yürüyordum; birden gökyüzü kan kırmızısına döndü. Durakladım, bitkin hissettim ve parmaklıklara yaslandım. Mavi-siyah fiyordun ve şehrin üzerinde alev gibi kan kırmızısı bulutlar vardı. Doğanın içinden bir çığlık geçmiş gibiydi.”
Hemen ardından rotamızı tablodaki köprü ve manzaranın gerçek mekanına çeviriyoruz. Evet yanlış duymadınız! Tablodaki doğa betimlemesi Munch’un bir hayali değil; sanatın doğa ile buluşması.. Munch’a ilham veren Oslo fiyordu ve Norveç doğasını betimlediği ve günlüğüne yazdığı yolda tıpkı onun gibi yürümeye gidiyoruz. Ekeberg Tepesi’ne çıkıyor ve 1890’ların Norveç gün batımlarında gözlenen kırmızı-turuncu gökyüzünü Munch’un gözünden Valhallveien’de izliyoruz. Fiyort kıyılarında kırmızı bulutlar..
Kuzeyin Melankolisi Oslo:
Norveç başkenti Olso'yu da keşfe çıkıyoruz. Denizin tuzlu kokusu ve ahşap iskelelerin ahenkli ritmi eşliğinde yapacağımız Oslo gezisinde; Akershus Şatosu, Belediye Binası, Nobel Barış Enstitüsü ve Kraliyet Sarayı göreceğimiz yerler arasında. Ardından Norveçli kaşiflerin fantastik seferlerinden kutup maceralarına birçok değerli koleksiyona ev sahipliği yapan Fram Müzesi’ni ziyaret ediyoruz.
Avrupa’nın bittiği ada Svalbard ve 78° kuzey enleminde son medeniyet.. Beyaz devlerle buluşma: Kutup Ayıları safarisi ve sonsuz buz çölü.. Bitmeyen gecelerde kuzey ışıkları.. Doğmayan güneş, siyahın maviye karıştığı buzdan bir dünya.. Donmuş topraklarda vahşi yaşam.. Karlı ormanlarda Husky kızak safarisi.. Longyearbyen’de Nuh’un Gemisi: Tohum Ambarı.. Arktik prizmalar: Snowcat ile Buz Mağaraları.. Barentz’in kulübeleri ve Aurora altında geyik yahnisi.. Dünyanın uç noktasında kutup ayılarıyla yüz yüze ve göz göze..
Kuzey Finlandiya’nın karla kaplı tabiatı ve Arktik yaşam.. Kemi Buz Kıran Gemisi ile nefes kesen kutup macerası.. Karlı patikalarda Ren geyiği kızakları ve bembeyaz ormanlarda husky safarileri.. Noel Baba’nın köyü Santa Claus.. Kar motorları ile Kuzey Işıkları.. Şamanik ritüeller ve Sami kültürü.. Ounasvaara’nın ahşap kulübelerinde geleneksel Kota Gecesi.. Lapon geleneği İgloo konaklaması.. Fin usulü odun ateşinde tütsülenmiş somon ve Laponya’ya özgü ünlü Ren Geyiği yahnisi.. Rovaniemi’den Kemi’ye Finlandiya Lapland..
TÜRKİYE’DEN İLK KEZ ve SADECE MATİLDA’da Norveç çıta kiliseleri: zamanın oyduğu ahşap Urnes ve Runik sessizlik Borgund.. Sarp kayalıkların ayırdığı derin vadilerde adımlar ve İskandinav ahşap mimarisinde konaklama.. Modalen’e açılacak yelken Mostraumen.. Gökyüzüyle buluşan sular: Osterfjod.. Destansı fiyort treni Mrydal.. Nordik zarafetin izinde Bergen ve Hansa evleri.. Fram Müzesi ve Norveçli kaşifler.. Gudvangen’den Flam’a doğanın tuvali.. Munch’un Çığlığı.. Kuzeyin aynasında Viking Atlas’ı..