Dahil Olan Hizmetler:
Türk Hava Yolları tarifeli seferi ile İstanbul-Oslo-İstanbul uçak biletleri
Oslo-Bergen ve Mrydal-Oslo tren biletleri
Tüm havalimanı vergileri ve bilet servis ücretleri
4* ve Butik otellerde toplam 5gece kahvaltı dâhil konaklama
Otel ve şehir vergileri (turist vergileri)
Özel seyahat sağlık sigortası
Özel iptal & güvence poliçesi (Son Güne Kadar Tur İptal Hakkı)
Yurt dışı çıkış harçları
Yerel mekanda alınacak 1 adet öğle yemeği (Norveç Köy Mutfağı)
Yerel mekanda alınacak 1 adet akşam yemeği (Bergen’de Deniz Ürünleri)
Norveç Fiyortları I (Osterfjord ve Suya Yazılan Dağlar)
Norveç Fiyortları II (Dalgaların Ritmiyle Mostraumen)
Norveç Fiyortları III (Kuzeyin Pastel Rüyası Lustrafjorden)
Norveç Fiyortları IV (Doğanın Renk Paleti Laerdalsoyri)
Norveç Fiyortları V (Tanrıların Vadisi Gudvangen)
Norveç Fiyortları VI (Suya Düşen Kuzey Işığı Flam)
Norveç Fiyortları VII (Göğe Tırmanan Raylar: Flam-Mrydal Tren Yolculuğu)
Norveç Fiyortları VIII (Sisli Ufukların Şehrinde: Bergen)
Norveç Fiyortları IX (Dağ Füniküleri ile Kuzeyin Aynasında Floyen)
Norveç Fiyortları X (Zirvede Skomakerdiket ve Çakıl Yollar)
Norveç Çıta Kiliseleri I (Zamanın Oyduğu Ahşap Urnes)
Norveç Çıta Kiliseleri II (Runik Sessizlik Borgund)
Başkent Oslo I (Doğayla Sanatın Buluşması: Munch Müzesi)
Başkent Oslo II (Munch’un “Çığlık” Tablosu ve İçsel Seyahat)
Başkent Oslo III (Bir Çığlığın Ardında Ekeberg - Munch’un Norveç’i)
Başkent Oslo IV (Kuzeyli Kaşiflerin İzinde Fram Müzesi)
Programda belirtilen tüm müze ve ören yeri giriş ücretleri
Tüm şehirler arası transferler
Tüm havaalanı, tren istasyonu ve liman transferleri
Matilda Travel profesyonel Türkçe rehberlik hizmeti
Yerel rehberlik hizmeti
Rehber, sürücü ve araç masrafları (Otoyol, park, ulaşım, konaklama, yemek vs.)
Rehber ve sürücü bahşişleri (Gezimizde bahşiş toplanmıyor)
Dahil Olmayan Hizmetler:
Schengen vize ücreti (150 Euro)
Fazla bagaj ücreti, otel ekstraları ve kişisel harcamalar
Programda belirtilmeyen tüm gezi, yeme-içme, müze girişi ve ulaşım hizmetleri
Gezi İçeriği ve Ayrıcalıkları:
"Yolculuğa çıkarken hazırlıklı olun ve kötülerin değil iyilerin limanlarına uğrayın.." diyor bir Viking atasözü.. Bizler de hazırlıklarımızı yapıyor ve Vikinglerin tarihi limanlarına, Norveç’in efsanevi fiyortlarına doğru yola çıkıyoruz.
Norveç’in kuzeyinde, göğe dik yükselen dağlar ve derin maviliklerle örülü fiyortlar, her gezginin hayalini süsleyen bir destinasyon. Oslo’dan başlayan yolculuğumuz, tren ve feribotlarla devam ederken, her virajda manzara bir öncekinden daha etkileyici hâle geliyor.
Fiyortlar, buzulların binlerce yıl süren sabrı ve doğanın yaratıcı gücünün birer kanıtı. UNESCO Dünya Mirası listesinde yer alan bölgeler, dik yamaçlar ve şelalelerle çevrili. Dağların arasındaki sessizliği ve suyun üzerinde süzülen yansımasını deneyimlemenin en güzel yolu ise butik tekne turları. Her gezimiz gibi yine butik bir grup olarak çıkacağımız bu yolculukta bu büyüleyici pastoral deneyimi taçlandırmanın yolu da doğayı, mimari ve sanatla buluşturmaktan geçiyor. Bizler de TÜRKİYE'DEN İLK DEFA BUGÜNE KADAR DÜZENLENEN EN KAPSAMLI FİYORT KEŞFİNE imza atıyor, büyük gemilerin giremediği koylardan vadi içlerinde bugüne kadar görülmemiş fiyortlara kadar efsane bir rotayı yine TÜRKİYE'DEN İLK KEZ NORVEÇ ÇITA KİLİSELERİ gezileri ile mimari ve MUNCH'UN NORVEÇ'İ turu ile sanat keşifleriyle harmanlamanın heyecanını yaşıyoruz.
Norveç fiyortları, sadece bir gezi değil; doğayla baş başa kalmanın, sakinliği ve görsel ihtişamı aynı anda yaşamanın bir yolu. Gelin bu yolda neler yaşıyoruz beraber bakalım...
Fiyortlara Açılan Kapı Bergen:
Rotamız Norveç’in batı kıyısında, görkemli fiyortların kucakladığı Bergen. Önce peronlarını kahve kokuları saran tren istasyonuna varıyoruz. Oslo’dan Bergen’e keyifli bir tren yolculuğu ile yol alacağız. Bu tren yolculuğu, yalnızca bir hat değil; Norveç’in ruhuna açılan bir pencere. Raylar yavaşça kıvrılırken camın dışında, puslu ormanlar birbirine karışıyor; huş ağaçlarının beyaz gövdeleri, sisin içinden parlayan solgun fenerler gibi karşılıyor bizleri. Bir noktadan sonra doğa, anlatılamaz bir sadeliğe bürünüyor. Vagonda yankılanan tekerlek sesleri, sanki bir şiirin ölçüsüne dönüşüyor. Yolculuk boyunca Edvard Munch’un bir tablosunun içindeymiş gibi hissediyoruz ama bu kez çığlık değil, huzur var. Bu huzur yolculuğu sonunda Bergen’e varıyoruz. Doğanın büyüsünü şehir yaşamının sıcaklığıyla birleştiren eşsiz bir yer olan Bergen, renkli ahşap evleri, deniz kokan sokakları ve etrafını çevreleyen yemyeşil dağlarıyla bizlere hem huzur hem de keşif dolu bir deneyim sunuyor. Varışımızı takiben Bergen’in simgesi Bryggen’i keşfe çıkıyoruz. 14. yüzyıldan kalma ahşap ticaret evleriyle dolu bu liman bölgesi, Orta Çağ’dan kalma Hansa tüccarlarının izlerini taşıyor. Bryggen’in dar sokaklarında adımlıyor, sanat galerileri ve butik dükkanlar ile modern yaşamın geçmiş dokuyla iç içe geçtiği tarihin renkli yüzüne yakından tanıklık edip taze kahve kokuları arasında kayboluyoruz. Ardından Bergen’de gün batımı, gökyüzünü griyle turuncunun arasında bir renge boyarken kendimizi şehrin kalbi sayılan Balık Pazarı’nda (Fisketorget) buluyoruz. Denizden gelen tuzlu rüzgâr yüzüme çarparken, rıhtımdaki tezgâhların arasında karides, somon ve kral yengeçlerin taze kokusu etrafa yayılacak. Tezgâhların arkasındaki her biri kendi deniz ürününü öven neşeli satıcılar arasından geçip deniz ürünleri restoranına konuk oluyor. Belki Lofoten adasından, belki fiyortlardan yeni dönmüş Norveç’li balıkçılarından ağlarından taptaze deniz ürünleri soframızı süsülüyor.
Suya Yazılan Dağlar: Osterfjord’dan Mostraumen Boğazı’na
Bergen, Norveç’in en ünlü fiyortlarına açılan kapısı. Bugün bizler de bu kapıdan Norveç’in büyülü dünyasına doğru adım atıyor ve Bergen limanından klasik Norveç teknesiyle Modalen’e doğru yelken açıyoruz. Güzergahımız boyunca, sığ ve dar Mostraumen boğazındaki güçlü akıntıların arasından güvenle geçiyoruz. Bergen yavaş yavaş arkamızda kalırken fiyortların nefes kesen doğası öne çıkıyor ve denizin tuzlu kokusu tatlı suyla beslenen Osterfjord’a karışmaya başlıyor. Dar fiyortlardan, dik dağ yamaçlarından ve görkemli şelalelerden geçerek Mostraumen Boğazı’na varıyoruz. Teknenin pruvası, yükselen bir şelaleye o kadar yaklaştırıyoruz ki, yüzümüzde ferahlatıcı su sıçramasını hissediyor, Norveç Fiyortları doğasının gerçek bir parçası oluyoruz. Hava şartlarına bağlı olarak kaptanımız şelalelere daha çok yaklaşarak bizlere “fiyort suyu duşu” keyfi de yaşatabilir. İsteyenler bu noktada taze dağ suyunu su şişelerine doldurabilir ve doğal fiyort sularının tadını çıkarabilir. Tur sonu aynı güzergah üzerinden geri dönerken yol boyunca doğal manzaralar yanında kartallar, foklar ve bazen geyikleri de görebileceğimiz Norveç Fiyortları yaban hayatını gözlemiyoruz. Dağların üzerindeki küçük çiftlikler Norveç kırsalının geçmişten bugüne değişmeyen yüzünü yansıtıyor. Güneş Bergen siluetini yavaşça altın tonlarına boyarken teknemiz limana yanaşıyor ancak bizler için bu muazzam pastoral yolculuk sona ermiyor. Limanda bizleri bekleyen özel aracımızla yeniden buluşuyor bu kez Bergen’i çevreleyen yedi dağdan en ünlüsü Floyen’in eteklerine yol alıyoruz. Varışımızla beraber şehrin ikonik figürlerinden Floyen dağ finükülerine binip Bergen’in olağanüstü manzaralarını izleyerek birkaç dakikada zirveye ulaşıyoruz. Zirvede Bergen manzaralarının keyfini sürmeye devam ediyor ardından kısa bir çakıl yolu yürüyüşüyle Skomakerdiket Gölü’ne ulaşıyoruz. Ormanla çevrili, sakin ve pastoral gölün etrafında huzurun ve dinginliğin keyfini sürüyoruz.
Zamanın Oyduğu Ahşaplar ve Fiyortların Runik Sessizleri:
Bu kez yine TÜRKİYE’DEN İLK KEZ ve SADECE MATİLDA’da gezginleri ile buluşan bir deneyimi yaşamak üzere Norveç batı fiyortları kıyılarından ayrılıp Vikingler tarafından bırakılan mistik bir geleneğin izini sürmek üzere kuzeyin derinliklerine yol alıyoruz. Vikinglerin Norveç’te Hristiyanlığın doğuşunu kutlamak için inşa ettiği ve günümüzde binlerce yapıdan sadece onlarcasının ayakta kalabildiği Norveç Çıta Kiliselerini keşfe gidiyoruz. Tarihi Orta Çağ’a dayanan ve tamamı ahşaptan yapılan bu yapılardan ilki şüphesiz “Fiyortların Kralı” olarak da anılan Urnes Stave. 1130 yılına tarihlenen Urnes, UNESCO Dünya Kültür Mirasları Listesi’nde yer alıyor. Kara ahşap mimarisiyle Lustra fiyordunun (Lustrafjorden) parıldayan kıyılarına pastoral bir güzellik katan Urnes’i ziyaret ediyor, Viking mitolojisinde iyi ile kötü arasındaki mücadeleyi anlatan tanrısal savaşlarının konu edildiği Kelt sanatı ve Viking geleneği ahşap oymaları görüyoruz. Ardından Norveç fiyortlarının kıvrımlı yollarını takip ederek Borgund’a varıyoruz. Burada Kuzey Avrupa halklarının en eski alfabesi olan runik yazıtlarıyla ünlü Borgund çıta kilisesini (Borgund Stave) geziyoruz. Çatılarının üzerine kötü ruhları kovma amacıyla oyulan Ejderha başları ile tıpkı eski Viking uzun gemilerini andıran efsane yapıda dünyanın en eski grafitilerinin bulunduğu duvar yazıtlarını görüyoruz. “Frozen” gibi Arktik konulu filmlere de ilham kaynağı olan Borgund Stave gezimiz sonrası yine SADECE MATİLDA gezginlerine sunulacak bir ayrıcalığı deneyimlemek üzere geleneksel İskandinav ahşap mimarisinin en doğal ortamında yer alan bir örneğine konuk oluyor ve tipik Norveç ahşap yapısında gecelemenin keyfini sürüyoruz.
Doğanın Tuvali: Gudvangen'den Flam'e
Norveç fiyortlarının doğaya adanmış rotası da bizleri bekliyor: Flam ve Gudvangen. Fiyortların sularında yankılanan iki sessiz dize. Biri yükselen dağların eteğinde, diğeri suyun sabrını anlatan bir vadide… Güneş, dağların ardından ağır ağır yükselirken sanki gökyüzü değil, su aydınlanıyor fiyortlarda. Bizler de UNESCO mirası Naeroydalen Vadisi’nin derinliklerine doğru ilerleyerek önce Gudvangen köyüne varıyoruz. Aurland’ın bu masalsı dağ köyünden bineceğimiz gemi ile destansı yolculuğumuz başlıyor. Rıhtımda salınan tekneler arasından geçiyor ve seslerin fısıltıya dönüştüğü fiyortlara açılıyoruz. Yosun ve çam kokusuyla dolu havayı içimize çekiyor, nefes alırken bile doğanın bir parçası olduğumuzu hissediyoruz. Teknemiz tanrıların vadisi Gudvangen’den ayrılıp fiyord boyunca Flam’a doğru yol alırken kristal suların üzerinde kayarcasına ilerliyor. Ve karşımıza manzara bir tablo gibi açılıyor: yukarıda karla örtülü dağlar, aşağıda yeşilin bin tonu, arada ise incecik bir şelale… Gökyüzünden yere düşen bir düşünce gibi. Her biri suya bir hikâye anlatıyor. Zaman burada başka türlü işliyor. Dakikalar, dağların gölgesinde eriyor. Her kıvrımda yeni bir manzara beliriyor; ama hiçbiri diğerini unutturmuyor. Köylerin içinden geçerken mor lavantalar ve sarı papatyaların süslediği küçük saksılı pencereleriyle ahşap evleri görüyoruz. Bu küçücük ayrıntılar bile, Norveç’in estetiğinin sırrını taşıyor: doğayı olduğu gibi, sessizce sevmek. Gudvangen’den Flam’a uzanan bu yol, bir seyahat değil aslında bir içsel sessizliğe varış. Çünkü bazen yolun kendisi konuşur, biz sadece dinleriz.
Göğe Tırmanan Raylar: Flam-Mrydal Tren Yolculuğu:
Bu kez Flam-Mrydal tren yolculuğu için hazırlanıyoruz. Yeşil gövdesiyle duran tren, rayların üzerinde sanki bir hatıra gibi sessizce bekliyor bizleri. Kapılar açıldığında, içeriye dağ havası doluyor; çam ve nem kokusu. El değmemiş vahşi Norveç tabiatı ve fiyort vadilerinin içinde gerçekleşen bu deneyim dünyanın en huzurlu tren seyahatlerinden biri olarak kabul ediliyor. Flam-Myrdal hattı, yalnızca Norveç’in dağlarını değil, insanın iç dünyasındaki yüksekliği de aşıyor. O raylar, demir değil. Hatıradan yapılmış ve her dönemeçte biraz daha insanın kalbine doğru kıvrılıyor.
Doğanın Sanatla Kucaklaşması: Munch'un Norveç'i
"SEYAHAT SANATTIR" diyoruz öyleyse Norveç'te doğanın sanatla buluşmasının izlerini sürmek üzere Munch Müzesi’nin kapılarını aralayacağız. Adını Norveçli ünlü ressam Edvard Munch'dan alan yer dünyanın en büyük müzelerinden biri olarak biliniyor. Bjorvika bölgesinde, Oslo Opera Binası’nın yakınında yer alan müze, Edvard Munch’un hayatı ve eserlerine adanmış olsa da 11 galeri ve 13 katlı yapısıyla ziyaretçilere geniş bir sergi alanı sunuyor.
“Gün Işığı” ve “Madonna” gibi Munch’un en ikonik eserlerine ev sahipliği yapan müzede elbette sergilenen en ilgi çekici eser ise tüm sanat severlerin bildiği üzere “ÇIĞLIK” tablosu. Yüzünü elleriyle tutan ve ağızdan sessiz bir çığlık atan bir figür görüldüğü orijinal tablo modern sanatın dönüm noktalarından biri olarak kabul ediliyor. Sahip olduğu sanat anlayışı ile Picasso ve Ernst gibi meşhur sanatçılara da ilham kaynağı olan ve Ekspresyonizm akımının simgesi haline de gelen eser, 90’ların “Çığlık” filmleri ve günümüz emojileri gibi pek çok alanda kendine yer bulmaya devam ediyor. Munch’un bu efsane tablosunu görüyor ve Munch’un bu tabloyu betimlerken günlüğüne yazdığı şu satırları hatırlıyoruz: “Gün batımında iki arkadaşla yolda yürüyordum; birden gökyüzü kan kırmızısına döndü. Durakladım, bitkin hissettim ve parmaklıklara yaslandım. Mavi-siyah fiyordun ve şehrin üzerinde alev gibi kan kırmızısı bulutlar vardı. Doğanın içinden bir çığlık geçmiş gibiydi.”
Hemen ardından rotamızı tablodaki köprü ve manzaranın gerçek mekanına çeviriyoruz. Evet yanlış duymadınız! Tablodaki doğa betimlemesi Munch’un bir hayali değil; sanatın doğa ile buluşması.. Munch’a ilham veren Oslo fiyordu ve Norveç doğasını betimlediği ve günlüğüne yazdığı yolda tıpkı onun gibi yürümeye gidiyoruz. Ekeberg Tepesi’ne çıkıyor ve 1890’ların Norveç gün batımlarında gözlenen kırmızı-turuncu gökyüzünü Munch’un gözünden Valhallveien’de izliyoruz. Fiyort kıyılarında kırmızı bulutlar...
Norveç Çıta Kiliseleri Hakkında:
En nadide örnekleri Norveç fiyortlarının saklı köy ve kasabalarına dağılmış olan "çıta kiliseleri", Orta Çağ'dan kalma, ahşap kütüklerden yapılmış ve genellikle Viking dönemi mimarisiyle bütünleşmiş benzersiz yapılar olarak biliniyor. En ünlü örneklerinden bazıları UNESCO Dünya Mirası Listesi’ndeki Urnes Stave Kilisesi (Olağanüstü ahşap işçiliğiyle bilinir) ve Borgund Stave Kilisesi (en iyi korunmuş ve etkileyici örneklerinden biridir) olarak öne çıkıyor (her iki yapı da programımızda yer alıyor). Karmaşık oymaları, ejderha başları ve bazilika planı ile tanınan iki mimari eser de Norveç'in Hristiyanlığa geçiş dönemine tanıklık ediyor. Bu dönem, Vikinglerin pagan inançlarından Hristiyanlığa geçiş süreci olarak anılıyor (yaklaşık 1000’li yıllar). Dolayısıyla bu kiliselerde hem Hristiyan hem de eski İskandinav (pagan) sembolleri yan yana görülüyor. Ejderha başları (Eski Viking gemilerindeki “Drakkar” yani ejderha başlı gemi) ve yılan figürleri gibi semboller Viking mitolojisinden gelen etkileri yansıtıyor. Bu semboller, kötülüğü uzak tutan koruyucu figürler olarak kabul ediliyor. Kiliselerdeki ahşap oymaların (Hayvan ve bitki motifli oymalar) Viking sanatındaki Urnes tarzı (dolanan hayvan figürleri, örgü biçimli süslemeler) ile aynı olması dikkat çekiyor. Bazı kiliselerde Yggdrasil (dünya ağacı) benzeri motifler veya Ragnarok sahnelerini andıran tasvirler de görülebiliyor.

TÜRKİYE’DEN İLK KEZ ve SADECE MATİLDA’DA İsveç kontunun tarihi şatosunda konaklama ve İskandinavya’nın her köşesinden getirilen antik mobilyalar ve zarif dekorasyon içerisinde geceleme.. İskandinav kaşiflerinin izinde Vasa Müzesi.. Kuzeyin asil güzeli Oslo ve odun ateşinde Norveç somonu.. Adım adım Stockholm.. Tekne ile Baltık Denizi ve sınırsız karideslerle İsveç Takımadaları.. Bin yıllık şehir Sigtuna.. Danimarka ve Nordik’in turuncu incisi Kopenhag.. Dünyanın en mutlu başkentleri ve krallardan kontlara İskandinavya..
Kuzey Finlandiya’nın karla kaplı tabiatı ve Arktik yaşam.. Kemi Buz Kıran Gemisi ile nefes kesen kutup macerası.. Karlı patikalarda Ren geyiği kızakları ve bembeyaz ormanlarda husky safarileri.. Noel Baba’nın köyü Santa Claus.. Kar motorları ile Kuzey Işıkları.. Şamanik ritüeller ve Sami kültürü.. Ounasvaara’nın ahşap kulübelerinde geleneksel Kota Gecesi.. Lapon geleneği İgloo konaklaması.. Fin usulü odun ateşinde tütsülenmiş somon ve Laponya’ya özgü ünlü Ren Geyiği yahnisi.. Rovaniemi’den Kemi’ye Finlandiya Lapland..
Tarihi Posta Gemisi ile Aurora köyleri.. Kar motorları ile Kirkenes buzullarında Kral Yengeç Avı.. Kuzey Kutbuna en yakın: Hammerfest.. Arktik ormanlarda Husky safarisi.. Tromso ve beyazın bin tonu.. Mum ışığıyla aydınlanan katedralde Kutup Gecesi resitali.. Paganik ilahiler, buz ve ışığın şarkıları.. Samilerin renkli kumaşları, fok derisi botlar, kutup kaşiflerinin mektupları.. Arktik Göç Kjollefjord.. Donmuş ufukların ardında Mehamn.. Vardo’nun cadıları.. Norveç Laponya’sı ve denizin üstünde, buzun altında Arktik güncesi..