Dahil Olan Hizmetler:
Türk Hava Yolları tarifeli seferi ile İstanbul-Havana-İstanbul uçak biletleri
Havalimanı vergileri ve bilet servis ücretleri
Butik Eklektik otellerde toplam 7gece kahvaltı dahil konaklama
Otel ve şehir vergileri (turist vergileri)
Yurt dışı çıkış harçları
Yerel mekanlarda alınacak 4 adet öğle yemeği
Yerel mekanda alınacak 3 adet akşam yemeği
50’lerin Küba’sı I (Hasat Zamanı Puro Çiftlikleri)
50’lerin Küba’sı II (Havana’da Devrimin İzleri ve Fidel’in Küba’sı)
50’lerin Küba’sı III (Bueno Vista Social Club Gecesi - Küba’da Kübalı Gibi)
50’lerin Küba’sı IV (At Sırtında El Pilon Vadisi)
50’lerin Küba’sı V (Klasik Arabalar ile Hemingway’in Havana’sı)
50’lerin Küba’sı VI (Şeker Kamışı Treni ile Manaca Iznaga)
50’lerin Küba’sı VII (Dantel Şehir Trinidad)
50’lerin Küba’sı VIII (Küba Devriminin İzinde Santa Clara)
50’lerin Küba’sı IX (Karayip Kıyısında Varadero)
50’lerin Küba’sı X (Katamaran ile Barbekülü Cayo Blanco Adası)
50’lerin Küba’sı XI (Her Şehir Bir Kokteyl)
Programda belirtilen tüm müze ve ören yeri giriş ücretleri
Şehirler arası transferler
Havalimanı-otel-havalimanı transferleri
Matilda Travel profesyonel Türkçe/İngilizce rehberlik hizmeti
Rehber, sürücü ve araç masrafları (Otoyol, park, ulaşım, konaklama, yemek vs.)
Rehber ve sürücü bahşişleri (Gezimizde bahşiş toplanmıyor)
Dahil Olmayan Hizmetler:
Küba vize ücreti (55 USD)
Fazla bagaj ücreti, otel ekstraları ve kişisel harcamalar
Programda belirtilmeyen tüm gezi, yeme-içme, müze girişi ve ulaşım hizmetleri
MATİLDA ile Keşfet:

Gezi İçeriği ve Ayrıcalıkları:
50'li yıllardı. Eski bir general olan Batista, Küba'nın devlet başkanı olmuştu. Küba demokrasisi ise daha doğmadan bu yeni başkanın diktatörlüğü ile bitiyordu. Küba, bilhassa Amerika'dan kaçan suçluların ve mafyaların cenneti haline gelmiş, Amerika'da yasak olan her şeyin özgürce yapılabileceği bir ülke olmuştu. Kumarhane ve mafya çetelerinden alınan rüşvetlerle Batista zenginliğine zenginlik katarken, yolsuzluklardan kaçakçılığa kadar dönen bu büyük suç çarkı sebebiyle zaten iyi bir durumda olmayan Küba ekonomisi çökmüştü. Halk, işsiz ve açtı. Okuma yazma sayısı az olan halkın birçoğu tam olarak ne olup bittiğinin farkında olmasa da Batista diktatörlüğüne karşı küçük çaplı isyan ve ayaklanmalar oluyordu. Bu isyancılar arasında iki kardeş öne çıkıyordu. Öyle ki Batista'ya karşı başarız oldukları darbe girişimi sonrası Meksika'ya sürgün edileceklerdi. Onlar, Fidel Castro ve kardeşi Raul'dan başkası değildi. Küba'ya döneceklerdi ve çok geçmedi. Meksika'da bulundukları sırada tanıştıkları efsanevi devrimci lider Che Guevara ile Granma teknesine binmiş ve Küba'ya doğru çoktan yola çıkmışlardı. Hikaye yeni başlıyordu. Söz vermişlerdi. Devrimi gerçekleştireceklerdi...
Öyle de oldu. Mücadeleyi kazandılar. Batista devrildi ve çareyi ülkeden kaçmakta buldu. Sözlerini tutmuşlardı. Bu sözle çıkılan devrim yolunda geçen yılları Che, tek bir söz ile özetleyecekti: Hasta la Victoria Siempre! (Zafere kadar, daima!)...
Şimdi 50'li yılların Küba'sına yeniden bir yolculuğa çıkıyoruz. Sıradan bir Küba gezisinden bahsetmiyoruz; 50'li yılların Küba'sını yaşayacağımız gerçek bir deneyim bu.
SADECE MATİLDA'DA: Eklektik Konaklama (Devrimin Gölgesinde)
Önce Küba’nın ve hatta Karayipler’in en eski otellerinden birinin kapılarını aralayacağız. Ülkenin tarihine doğrudan tanıklık etmiş simgesel bir yapının kapılarını... Rubén Darío gibi edebiyat devlerinden Anna Pavlova gibi isimlere ev sahipliği yapmış bu tarihi mabette konaklamanın keyfini yaşayacağız. Klasik ambiyansın nostaljik anılara ve gerçek hikayelere karıştığı efsane yapının ziyaretçi defterindeki isimler de bunlarla sınırlı değil elbet. Yazar Frei Betto, Winston Churchill ve José Martí gibi isimler de var. Ve hikaye 1800'lü yıllarda başlıyor. Eski bir tiyatro binasının tiyatroya gelen Avrupalı sanatçılar ve aristokratlar için bir otele dönüştürülmesiyle... Öyle ki zamanla yalnızca bir konaklama yeri değil, aynı zamanda siyasi ve kültürel bir merkez haline geliyor. Küba’nın ulusal kahramanlarından José Martí, pek çok toplantıyı burada düzenliyor ve ünlü konuşmalarını burada yapıyor. 19.yüzyılın sonlarında ise, Küba’nın İspanya’dan bağımsızlığı için yapılan entelektüel ve devrimci buluşmaların önemli adreslerinden biri oluyor. Devrim öncesi ve sonrası dönemlerde de sanatçılar, yazarlar ve gazeteciler otelin müdavimleri arasında yer almaya devam ediyor.
Evet 50'lerin Küba'sındayız.. Eskimeyen mimari ve devrimin izleri... Önce sıra dışı bir deneyimin, yine geleneğimiz üzere SADECE MATİLDA ile HİKAYELERLE KONAKLAMANIN keyfini süreceğiz. Klasik fayanslardan tonozlu tavanlara uzanan Neo-Klasik bir mimarinin karşısındayız. Klasik kolonlar, simetrik düzen, ferforje balkonlar ve büyük pencereler.. Bir Neo-Klasizim Trio'su: Güç, Düzen ve Zarafet. İç mekândaki seramik ve mozaik detaylar, vitray, oymalı tavan ve İspanyol kolonyal dönemi estetiği. Kültür, tarih ve mimari açıdan yapıyı bir simge haline getiren “Müdeccen & kolonyal miras” karışımı bir estetik.
Evet! Neo-klasik cephesi, dökme demir balkonları ve yüksek tavanlı salonlarıyla görenleri hayran bırakan bu yapıda konaklayacak, kim bilir belki Churchill'in puro kokuları arasına karışacak ya da José Martí'nin ateşli konuşmalarında harlanacağız. Hikayelerle geceleyecek ve günümüze otelin Parque Central’e bakan verandalarında Havana’nın uyanan sosyal hayatını izleyerek başlayacağız.
Çünkü bizler Küba tarihini “yaşayarak” hissetmek isteyen gezginleriz. Lüks bir modern otelden çok, Havana’nın ruhunu taşıyan yaşayan bir tarih kitabının sayfaları arasına girmek niyetimiz. Jose Martí'nin “Küba’nın kaderi Kübalıların elinde olacak” dediği yerdeyiz. Sadece eski bir bina değil, sözlerin silaha, fikirlerin tarihe dönüştüğü işte bu yerde başlayacak Küba yolculuğumuz.
Hasat Zamanı Puro Çiftlikleri:
Rotamız Küba’nın elbette olmazsa olmazı meşhur puro çiftlikleri. Hasat zamanında “Puro’nun Başkenti” olarak anılan Pinar del Rio’ya varıyor ve tütün çiftliklerini gezip yerel usullerle sarılan ünlü Küba purolarını yakından tanıyoruz. Ardından verandalı tek katlı ahşap evlerden oluşan estetik kır mimarisinin yanı sıra el sanatları gibi somut olmayan değerleri ile de UNESCO Dünya Kültür Mirasları Listesi’nde yer alan Vinales’i geziyoruz. Kasabayı çevreleyen karstik manzaraların eşliğinde “Dünyanın En Büyük Yağlı Boya Tablosu” olarak bilinen Prehistorik Duvar Resimlerini (Mural de la Prehistoria) görüp yörenin en gizemli mağaralarından Cueva del İndio’ya varıyor ve mağara içerisinde sıra dışı bir tekne gezisine çıkıyoruz.
Havana’nın Ritmi: Buena Vista Social Club’ta Zaman Yolculuğu
Dar sokaklarıyla ve pastel renkli binalarıyla Havana, her köşesinde ayrı bir hikaye anlatan bir şehir. Akşamın alacakaranlığında, Calle Aramburu’nun taş döşeli yolunu takip ederken, eski bir dönemden fırlamış gibi duran Buena Vista Social Club’ın ışıkları görünür. Kapıdan içeri adım attığınız anda ise, şehirdeki modern hayatın gürültüsü arkada kalır; burası zamanda bir duraklama noktası, geçmişin ve müziğin birleştiği bir limandır.
Mekan, adını 1950'lerin Havana’sındaki efsanevi sosyal kulüpten alıyor. Tarihi duvarlarda, sararmış fotoğraflar ve plak kapakları, Küba’nın altın çağındaki müzik dünyasına dair sessiz bir anlatı sunuyor. Ahşap mobilyaların, antika lamba ışıklarının ve hafif tütsü kokusunun arasında dolaşırken, sanki yıllar öncesinin Havana’sına adım atmışız hissini yaşıyoruz.
Akşam yemeği, sadece bir ziyafet değil; ritimle örülmüş bir serüven oluyor bizler için. Önce hafif bir mojito eşliğinde klasik Küba tapasları, taze deniz ürünleri, kara fasulye ve pirinçten oluşan geleneksel yemekler, yemeğin bir melodiyi takip edercesine sunuluyor. Sonra sahneye adım atan müzisyenler, gitardan perküsyona, trompetten vokale uzanan bir orkestrayı hayata geçiriyor. Her nota, sanki duvarlardaki eski fotoğrafların öyküsünü anlatıyor; her ritim, Küba’nın ruhunu kalbimize taşıyor.
Gösteri sırasında dansçılar da sahneyi süslüyor; bedenleri, müzikle konuşuyor ve bizleri zamanın akışından koparıyor. Aralarda kısa hikâyeler, şarkıların kökeni ve Küba müziğinin efsaneleri de anlatılıyor ve anılıyor. Burada izleyici sadece seyirci değil, geçmişle günümüz arasında bir köprü oluyor.
Bu akşam, sadece yemek yemek veya müzik dinlemek değil; bir kültüre, bir tarihe ve bir sanatsal mirasa dokunmak olacak bizler için. Buena Vista Social Club, Havana’nın kalbinde bir ritim durağı; kapısından içeri girdiğimizde, şehrin ruhu bize sarılacak ve kendimizi müziğin, tarihin ve lezzetin büyüleyici dansında kaybedeceğiz.
SADECE MATİLDA'DA: At Sırtında El Pilon Vadisi
TÜRKİYE’DEN İLK KEZ unutulmayacak bir deneyim yine SADECE MATİLDA gezginlerini bekliyor. Bu sıra dışı deneyimsel keşif turumuzda TÜRKİYE'DEN İLK DEFA at sırtında Trinidad vadilerini ve derelerini geçip, doğa harikası El Pilon Şelalelerini keşfediyoruz.
Trinidad’ın taş sokaklarından ayrılıp at sırtında El Pilón Şelalesi’ne doğru yola çıktığımızda, aslında sadece bir doğa gezisine değil; zamanın, hafızanın ve hayalin iç içe geçtiği çok katmanlı bir yolculuğa başlıyoruz. Atlarımızın ritmik adımları, Sierra del Escambray eteklerinde yankılanan eski bir müziğin temposu gibi geliyor; ne aceleci ne de yavaş, yalnızca olması gerektiği gibi.
Yol boyunca doğa, kelimeleri olmayan bir şiir gibi açılıyor önümüze. Şeker kamışları rüzgârla eğilip kalkarken, palmiye yaprakları ışığı bin parçaya ayırıyor. Kuş sesleri, insan dilinden önce öğrenilmiş bir alfabe gibi bu bakir coğrafyada tüm çevremizi sarıyor. Bu manzaranın içinde asıl rehberlerimiz modern dünyanın gürültüsünden arınmış atlarımız. Bizleri doğanın kalbine, insanın ilk yolculuklarına benzer bir sadelikle taşıyor.
El Pilón’a yaklaştıkça tarih sessizce konuşmaya başlıyor. Trinidad, sömürge döneminin zenginliğini ve acısını birlikte taşıyan bir kent; şelaleye giden bu eski patikalar, bir zamanlar kölelerin, çiftçilerin ve dağ köylerinde yaşayanların ayak izlerini saklıyor. At sırtında ilerlerken, bu yolların yalnızca coğrafi değil, tarihsel bir damar olduğunu da hissediyoruz. İşte bu an Küba'nın bu sefer bambaşka bir açıdan gerçek bir parçası olduğumuzun yeniden farkına varıyoruz.
Her adımda geçmişin gölgesi, bugünün yeşilliğine karışıyor. Şelalenin sesini önce uzaktan duyuyoruz: Derin, sürekli ve davetkâr. El Pilón, gösterişten uzak ama etkileyici bir sahne gibi. Su, kayalardan aşağı inerken heykeltıraşın sabrı ile şekil veriyor taşı toprağı. Bu an, doğanın en eski sanatıdır ve söyleriz: Seyahat Sanattır!
Şeker Kamışı Treni ve Che'nin Şehri Santa Clara:
Bu kez “Zafere Kadar Daima (Hasta la Victoria Siempre)” diyeceğiz. Rotamız efsanevi lider Che Guevara’nın izini süreceğimiz Santa Clara. Önce yıllar boyu şeker kamışı için çalışan köleleri taşımış “Tarihi Şeker Kamışı Treni”ne biniyor ve şeker kamışı tarlaları arasında yol alıp Köle Kulesi’ne (Manaca Iznaga) varıyoruz. Şeker kamışı tarlalarında çalışan köleleri gözlemek için yapılan Köle Kulesinden Ingenios Vadisinin (Valle de los Ingenios) yemyeşil manzaralarını izliyor ardından meşhur devrim şarkılarına konu olan Santa Clara’ya varıyoruz. Batista’ya karşı son büyük çatışmaların yaşandığı ve devrim başarıya ulaştığı yer olarak anılan Tren Blindado anıt parkı ve müzesi, Che’nin hatıralarıyla dolu Che Guevara Müzesi ve Che’nin Anıt Mezarı göreceğimiz yerler arasında.
Klasik Arabalar ile Hemingway'in Küba'sı:
50’lilerin Küba’sı için unutulmayacak nostaljik bir deneyime hazırlanıyoruz. Deneyimsel gezimizde 50’lerin klasik arabaları ile Havana caddelerini gezecek, Ernest Hemingway’in Küba’sına yolculuk edeceğiz. Hemingway’in mekanları ve anıları arasında dolaşacak ve Havana’ın farklı yüzünü bir Kübalı gibi göreceğiz.
Eski Kumarhane Terasında Gün Batımı Kokteyli:
Küba Karayip kıyısının tipik bir sömürge kasabası olan Cienfuegos’a ulaşıp ızgara planlı geometrik düzene sahip egzotik sokaklarını geziyoruz. Daha sonra eklektik mimarisiyle dikkat çeken Tomas Terry Tiyatrosuna (Teatro Tomás Terry) konuk olup ön cephesinden de daha zevkli tatlar sunan iç mekanda Carrara mermeri, el oyması Küba sert ağaçları ve tavan freskleriyle süslenmiş 1887 tarihli oditaryumu görüyoruz. Ardından Batista döneminden kalma eski bir mağribi kumarhanenin terasında kokteyler eşliğinde gün batımı körfez manzarasının tadını çıkarıyoruz.
UNESCO Mirası Trinidad ve Taverna'da Yemek:
Sadece Küba’nın değil tüm Latin Amerika’nın en eski şehirlerinden Trinidad’ı geziyoruz. Küba’nın korunmuş şehir dokusuyla bir diğer UNESCO mirası listesinde bulunan kentte rengarenk kolonyal mimarisiyle adeta doğal film setlerini andıran plaza mayor ve çevresinde yapacağımız tur sonrası antik Küba mobilyaları ve dantellerle süslü masalarıyla ünlü tipik bir Trinidad tavernasında öğle yemeğimizi alıyoruz.
Varadero'dan Cayo Blanco'ya Karayipler:
Karayip kıyısında yer alan lüks otelimizde okyanus esintileri eşliğinde sabah kahvaltılarımızı alıyoruz. Katamaran ile Karayiplerin cennet adalarından Beyaz Ada’ya (Cayo Blanco)’ya açılıyor ve tüm gün zümrüt renkli deniz, kum ve güneşin tadını çıkarıyoruz. Öğle yemeğimizi ise teknede barbekü keyfi ile alıyoruz.
TÜRKİYE’DEN İLK KEZ ve SADECE MATİLDA’DA ÖZEL İZİNLE Maya piramidinde konaklama ve gündoğumu Maya şaman ayini.. Yer altının gizli cennetleri Yucatan cenoteleri ve antik Maya havuzlarında yüzme.. At sırtında Pacaya Volkanı ve lav üstünde pizza pişiren şef Don David Garcia ile dünyanın tek volkanik pizzası.. Yine sıra dışı bir konaklama: Casa Santo Domingo.. La Casa de Enrico’da törensel Maya gastronomisi.. Meksika’dan Guatemala’ya Mayalar’ın Amerika’sı..
Dünya'nın en ıssız coğrafyalarından Patagonya ve Macellan Boğazının ateş toprakları.. Jule Verne’nin izinde Dünya'nın Ucundaki Fener ve Dünya'nın Ucundaki Tren ile seyahat.. Kaşifler ve keşifler.. Arjantin Patagonyası’nın incisi El Calafate ve efsanevi buzul Perito Moreno.. Pumalardan kondor kartallarına Torres del Paine ve vahşi Şili Patagonya’sı.. Katamaran ile Beagle Kanalı ve Martillo adasının penguen kolonileri.. Baş döndüren yeryüzü cenneti Mirador Saltı Grande.. Dünya'nın ucunda Patagonya..
Festivalleri, gizemleri ve yüzyıllardır süren gelenekleriyle baş döndüren ülke Peru.. Güney Amerika’nın en büyük kum tepeleri ve gözyaşlarından doğan mucize Huacachina.. TÜRKİYE’DEN İLK DEFA ve SADECE MATİLDA’DA palmiye ağaçlarıyla kaplı yemyeşil Ica vahasında konaklama.. Özel planör uçaklarla Nazca Çizgileri ve antik dev figürlerin öyküsü.. Asırlarca bulunamayan dünya harikası Machu Picchu.. Cam tavanlı trenle Kutsal Vadi.. Sürat botlarıyla Ballestas Adaları.. Mistik İnka toprakları..