Gezi İçeriği ve Ayrıcalıkları:"Nereye giderseniz gidin ama tüm kalbinizle gidin..." Konfüçyüs'ün bu meşhur dizelerinde söylediği gibi yapıyor, rotamızı ünlü filozofun doğduğu topraklara, binlerce yıllık bir tarihin gizemli geçmişine çeviriyoruz. Ve tüm kalbimizle Çin'in tarihi şehirlerine gidiyor, mistik bir atmosferde kadim geleneklerin izini sürüyoruz.
Ateşin Üzerinde Uyuyan Kültür: Çin'de Kang Konaklaması Kuzey Çin’in sonbahar sabahlarında, gökyüzü gri bir ipek gibi yere sarkarken, uzak bir köy evinin duvarlarından ince bir duman yükselir. O duman, yalnızca bir sobanın değil, binlerce yıllık bir yaşam felsefesinin nefesidir: Kang’ın nefesi.
Tarihin Sıcak Yatağı:
Kang, Çin’in kuzeyinde en az bin yıldır var olan bir yaşam unsuru. Arkeolojik bulgular, benzer ısıtmalı yatak sistemlerinin Han Hanedanı dönemine (MÖ 206-MS 220) kadar uzandığını gösteriyor. Sonbahar ve kışın sert geçtiği bu topraklarda insanlar, soba ısısını yalnızca odalarını değil, kendilerini de ısıtan bir mekân düzenine dönüştürmeyi başarmışlar. Bu sebeple bir Kang yalnızca bir yatak değil; bir ocak, bir masa ve bir sohbet mekânı. Çin atasözü der ki: “Evde Kang varsa, soğuk sadece dışarıdadır.”
Edebiyatın ve Halk Hikâyelerinin Kang’ı:
Kang, Çin edebiyatında da sıklıkla sıcaklık, aile ve dinginlik sembolü olarak geçiyor. Lao She takma adıyla tanınan Mançu etnik kökenine sahip ünlü Çinli yazar Shu Qingchun’un meşhur “Teahouse”undaki (Çin’deki eski bir çay evinde geçen bir oyundur, Çin tarihinin ve kültürünün gelenekten modernliğe dönüşümünün panoramik bir görüntüsünü sunmayı amaçlayan Lao She sanatının tipik bir örneği olup gezimizde ziyaret edeceğimiz tipik çay evlerinde de buna değiniyoruz) karakterler, soğuktan kaçıp sıcak bir Kang üzerine oturduklarında, aslında toplumun karmaşasından iç huzura sığınırlar. Kırsal romanlarda ise özellikle kuzeyli yazarların eserlerinde Kang, aile sohbetlerinin, kış masallarının, hatta evlilik tekliflerinin sahnesidir. Birçok halk şarkısında “Kang’a oturmak”, sevgiliyle birlikte ısınmak anlamında romantik bir metafor haline gelmiştir.
Felsefi Bir Isınma: Yin ve Yang Arasında
Kang kültürü, Çin’in doğa felsefesiyle derinden bağlantılı. Toprakla bütünleşmiş yapısı Yin’i (durağan, alıcı güç), ateşle beslenen ısısı ise Yang’ı (hareket ve enerji) temsil eder. Bir Kang üzerinde oturmak, insanın doğayla kurduğu dengeyi bedeninde hissetmesi gibidir: Toprağın ağırlığı altında, ateşin hafifliğini bulmak. Siz değerli keşif tutkunu gezginlerimiz de bu yüzden Kang’a ilk oturduğunuzda Çin’in kuzey köylüleri gibi “Kang’da oturmak” yerine “Kang’da yaşamak” diyeceksiniz çünkü orası, insanın kendini ve evreni aynı anda hissettiği bir yer.
Sanat ve Zanaatte Kang’ın İzleri
Kang yalnızca bir işlev değil, bir estetik anlayışı aynı zamanda. Üzerindeki tuğlaların dizilişi, duman kanallarının kıvrımı, hatta üstündeki yorganın deseni bile birer yerel sanat ifadesi taşıyor. Bazı bölgelerde Kang’lar el boyamasıyla süsleniyor; ejderha, turna, lotus motifleri… Kang’ın yüzeyi bir tuval, üzerindeki sıcaklık bir ilham oluyor. Halk ressamları, ısıtılmış Kang’ın üzerinde oturarak fırçalarını ısıtır, mürekkep donmasın diye eserlerini orada tamamlarlarmış. Yani Çin’de sanat bile bazen ateşin üstünde doğmuştur diyebiliriz.
Modern Bir Yolcunun Deneyimi:
“…Bugün, Çin’in bu taş evlerinde Kang konaklaması yapan bir gezgin, sadece bir turistik deneyim yaşamaz; tarihle aynı yatakta uyur. Tuğlaların altından gelen sıcaklık, bir soba değil, ataların eli gibidir; sessizce omzuna dokunur ve ‘Hoş geldin’ der. Dışarıda rüzgâr ulurken, içerideki sıcaklık bir tür zamansız sükûnet yaratır. Kang’da geçirilen bir gece, insanın hem bedenen hem ruhen ısındığı bir gecedir: Kang’da ısınmak, geçmişle aynı nefesi almaktır.” — Çinli bir gezginin defterinden, 1897.
Evet yanlış okumuyorsunuz; 1897 tarihinde siz değerli gezginlerimizin de konaklayacağı tarihi Kang evinde konaklayan bir gezginin kaleminden notlar bunlar.. Kim bilir sizlerin notları tarihin hangi sayfalarına gebe kalacak. Kang, taşın altına saklanmış bir sıcaklık. Sert görünen bir dünyanın altında, insanın en derin özlemi yatıyor aslında: Sıcak ve samimi bir ev hissi. Bugün modern otellerde, dijital ekranlar ve klimalar arasında konfor ararken, Çin’in kuzeyindeki bir köyde bir Kang’ın üzerinde oturmak, bize hatırlatıyor: “Gerçek konfor, sıcaklığın geldiği yerden çok, paylaşıldığı yerdedir ve seyahat sanattır..”
TÜRKİYE'DEN İLK KEZ SIRA DIŞI BİR DENEYİM: Kang Konaklama
Unutulmayacak bir deneyimi TÜRKİYE’DEN İLK KEZ ve SADECE MATİLDA’DA siz değerli gezginlerimizle buluşturuyor ve Kuzey Çin geleneğinin bir parçası olan bu kang odalarda konaklıyoruz. Qing Hanedanlığı döneminde inşa edilen ve hanedanlığın ünlü tacirlerinden birinin konağı olan tarihi yapı bizleri önce saklı iç avlularıyla karşılıyor. Ardından bir zamanlar at arabalarına binip inilen kemerli koridorlardan geçip çiçeklerle bezeli pandantif kapılar ardındaki odalarımıza yerleşiyor ve tarih boyu hanedan üyelerinden İpek Yolu tacirlerine, bilgelerden seyyahlara nice gezgini ağırlamış antik mobilyalar arasında geceleyerek, kendimizi Çin hanedanlığında hissedeceğimiz sıra dışı bir deneyimi yaşıyoruz.
Zamanın Durduğu Pingyao:
Qing Hanedanı döneminde Çin'in efsane şehri olan Pingyao'ya varıyor ve tarihi 2700 yıl öncesine dayanan ve iyi korunmuş surları ile ünlü antik kentin UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesi'nde olan yapılarını keşfediyoruz. Neler yok ki aralarında; çok sayıda dantel gibi işlenmiş ahşap binalar, cephelerini süsleyen zarif ve parlak renkli Çince karakterlerle ile göze çarpan eski dükkanlar, gizli sokaklar ve avlular, mistik tapınaklar, ufuk çizgisine doğru uzanan birkaç davul kulesi ve tabi ki tarihi çekirdeği çevreleyen etkileyici ve iyi korunmuş şehir duvarları ve akşamları yanan kırmızı fenerlerle süslenmiş ana caddeler.. Pingyao'nun bu büyülü bir atmosferinde zamanda yolculuğun tadını çıkarıyoruz.
YİNE TÜRKİYE'DEN İLK KEZ: Hengshan Asma Tapınağı ve Yungyang Mağaraları
Rotamız alışılmışın dışındaki Çin. Öyle ki gezimize "Gizemli Çin" diyoruz öyleyse destansı Kuzey Dağı'na tırmanıp göğe asılı manastırların saklı kapılarını aralıyor, gizemli mağaralarda esrarengiz kaya mimarilerinin izini sürüyoruz. Hızlı trenle varacağımız Datong’da esrarengiz Budist kaya mimarisinin en çarpıcı örneklerinden UNESCO mirası Yungan Mağaralarını geziyor ve soluk kesen bir yolculukla Çin’in en yüksek dağlarından Kuzey Dağı’na tırmanıp binlerce yıllık sırları taşıyan efsanevi Hengshan Asma Tapınağı’nı ziyaret ediyoruz. Dileyenler sisli tapınağın mistik atmosferini Çin ordusundan eski asker parkelerini kiralayarak da gezebiliyor.
Şian ve Terracota Savaşçıları:
Gizemli Çin’in izlerini sürmek üzere bu kez Yeraltı Heykel Ordusu Müzesi’ne yol alıyoruz. Köylüler tarafından tesadüfen bulunan ve pişmiş çamurdan yapılmış binlerce toprak askerle "Terracota Savaşçıları" olarak anılan müzede Çin’in ölümsüz ordusu taş askerlerin sır perdesini aralıyoruz. Ardından sıra dışı mimarisiyle ünlü Dev Vahşi Kaz Pagodası Şian'da bizleri bekliyor.
Büyük Çin Seddi:
Kuzey Çin boyunca uzanan ve akıllara durgunluk veren dünyanın en uzun savunma duvarını adımlıyor ve dünyanın yedi harikasından biri olan efsanevi yapıda tarihin derinliklerine yolculuk ediyoruz. Öğle yemeği ardından Kuming Gölü kıyılarına yol alıyor ve yemyeşil tepelere inşa edilmiş kuleli köşkler, taş köprüler ve çiçekli bahçelerle bir masal diyarını andıran Çin imparatorlarının yazlık sarayı Yiheyuan’ı ziyaret ediyoruz.
Yasak Şehir ve Çek-Çek ile Hutong Mahalleler:
Ünlü Tiananmen Meydanı’ndan başlayan gezimiz, sırlarla dolu geçmişiyle ünlü “Yasak Şehir” ile devam ediyor. Halka tamamen yasaklanan ve devlet görevlileri ile imparatorluk ailesinin dahi sınırlı erişiminin bulunduğu devasa imparator sarayında, Çin hanedanlık tarihinin entrika ve gizemlerle dolu tarihine yolculuk ediyoruz. Ardından Çin imparatorları tarafından hanedanlığın tüm dini ritüelleri için ziyaret edilen meşhur Cennet Sarayı’nı geziyor sonrasında Pekin’in en eski mahallerine ev sahipliği yapan Hutong’a varıp, geleneksel çek-çek araçlar ile dar sokaklar arasında yol alarak avlulu tarihi evlerin süslediği dar sokaklarda gerçek bir Bejing deneyiminin keyfini sürüyoruz.
Hangzhou & Suzhou & Zhouzhuang:
Çin’in zengin şehirlerinden biri olmasının yanında köklü tarihi ve antik mimarisiyle göze çarpan Hangzhou’yu keşfe çıkıyoruz. Tapınak ve pagodaların süslediği rengarenk bahçeleriyle bir masal diyarını andıran UNESCO mirası Batı Gölü botlarla geziyor ve saklı kutsal bölümleriyle Çin’in en eski mabetlerinden Lingyin Tapınağı ile asırlık ağaçların çevrelediği kireçtaşı mağaralarına oyulmuş heykelleriyle ünlü Fei Lai Feng’i ziyaret ediyoruz.
Kültürel ve doğal güzellikleriyle “UNESCO Mirası Model Şehir” ünvanını kazanan Suzhou’ya yol alıyoruz. Çin’in ipek cenneti olarak da anılan kentte bambu ormanlarının süslediği pitoresk köşkleriyle gezginlerini büyüleyen Lingering Bahçeleri ve 14.yüzyıldan bu yana geleneksel yaşamı ve klasik mimarisini koruyarak günümüze gelen Zhouzhuang su kasabası gezeceğimiz yerler arasında.
Tang Hanedanlığı Gecesi:
Geleneksel Tang Hanedanı Gecesi’ne katılıyor ve tarihi arşivlerle hazırlanan yerel Çin eğlenceleri eşliğinde keyifli bir akşam yemeği alıyoruz.
Şangay ve Yu Bahçelerinde Çay Seremonisi:
Çin’in görkemli kenti Şangay’da devasa gökdelenlerin sıralandığı Bund rıhtımı ve ünlü Nanjing caddesi geziyoruz. Şangay yolculuğumuz içindeki değerli Buda heykelleriyle meşhur Zümrüt Buda Tapınağı ile devam ediyor. Ardından “Mutluluk Bahçesi” olarak da anılan Yu Bahçesini geziyoruz. Tarihi kent merkezinde Şangay mutfağından alacağımız keyifli bir öğle yemeği sonrası geleneksel çay evine konuk oluyor ve çay seremonisine katılıyoruz.
