CEZAYİR SAHRASI
Deve Sırtında Büyük Sahra Kervanı (Tuaregler ile Gerçek Çöl Kervanı)

Gezi İçeriği ve Ayrıcalıkları:

"...Taş sürtüyor taşa. Çöl yutuyor ve boğuyor.
Unutma, zevkin yiyip bitirdiği ey insan;
taş sensin, çöl ve ölüm de sen.."

Diye sesleniyor insanlığa Nietzsche.. Şimdi bizler de ünlü filozofun söylediği gibi içimizde gizlediğimiz çöllerle yüzleşmek, modernin zevklerin hazzını değil doğanın ve ıssızlığın huzurunu bulmak üzere yola çıkıyoruz. Sıradan bir seyahate değil hayatta bir kez deneyimlenecek bir maceraya yol alıyoruz.

Sahra'nın Mavi İnsanları Tuaragler ile Gerçek Çöl Kervanı: 

Bizler sadece gezmek için bir yere varacak turistler değil keşfetmek için yola çıkan gezginleriz. Bu kez Cezayir Sahrası'na yol alıyor ve TÜRKİYE'DEN İLK KEZ ve SADECE MATİLDA'DA çölün mavi insanları tuaregler ile buluşup çöl bedevilerinin gerçek deve kervanına konuk oluyoruz.

DÜNYA'DA SADECE BİR KAÇ TUR OPERATÖRÜNÜN LİSTESİNDE OLAN SIRA DIŞI DENEYİMİ TÜRKİYE'DEN İLK DEFA SİZ DEĞERLİ GEZGİNLERİMİZLE BULUŞTURMANIN HEYECANINI VE GURURUNU YAŞIYORUZ. 

Deve Sırtında Dünya'nın En Büyük Çölü Büyük Sahra:

Rotamız Dünya'nın en büyük çölü Büyük Sahra. Neredeyse tüm Cezayir'i kaplayan uçsuz bucaksız bir kum denizi. Kervanımız bizleri Tikibaouine’de bekliyor. 4x4 arazi araçlarımızla Nijer ve Libya sınırındaki Djanet’in içlerine doğru ilerleyip çöl kervanı boyunca bizlere yoldaşlık edecek develerimiz ve sıra dışı gelenekleriyle çölün kadim bekçileri Tuaregler ile buluşuyoruz. Sahra'nın bin yıllık rehberleri.. Kendilerine özgü ilginç kültürleri ve yaşam tarzlarıyla Kuzey Afrika'nın göçebe kabileleri onlar.

Modern dünyadan ayrılıyor başka bir evrene yol alıyoruz. Kum tepelerini aşıyor, vahaları geçiyoruz. Güneşler doğuruyor, güneşler batırıyoruz. Gece karanlığında kayıp bir dünyanın içinde yıldızlarla parıldayan gökyüzünü seyrediyoruz. Telefonlarla değil Tuareglerin sesleriyle uyanıyoruz. Meşhur çöl fırtınalarının şekillendirdiği kum koridorları boyunca develerimizi sürüyor ve Tuareg’lerden çöl efsanelerini dinliyoruz. Bizler Sahra’da gün batımının keyfini sürerken kervanımız geleneksel çöl gecesi için hazırlanıyor. Müzik aletleri develerden alınacak ve ateş çöl ezgileri ile harlanacak. Son akşam yemeği Çöl bedevilerinin geleneksel müzikleri eşliğinde alınacak..

Albert Camus'un Cezayir'i (Tipasa ve Selene'nin Mezarı): 

Cezayir Sahrası'nın yanında Antik Roma'nın Cezayir'e bıraktığı tarihi mirasın ve elbette Cezayir asıllı ünlü Fransız filozof Albert Camus'un izini sürüyoruz. Cezayir doğumlu yazarın 4 lirik makalesinden oluşan bir koleksiyon olan "Düğün" adlı kitabının iki bölümünün biri çöle, diğeri Tipasa'ya atfediliyor. Bizler de çölde geçireceğimiz yolculuğu Tipasa ile tamamlıyor, Albert Camus'un Cezayir'ini baştan başa keşfetmenin ve bu eşsiz yolculuğun gerçek bir parçası olmanın edebi ve kültürel hazzını yaşıyoruz.

Romalılar tarafından fethedilen eski bir Pön ticaret merkezi ve Moritanya krallıklarının fethi için Akdeniz kıyısında stratejik bir üs haline getirilen UNESCO mirası Tipasa antik kentini ziyaret ediyor, Fenike, Roma, paleo-Hıristiyan ve Bizans kalıntıları arasında adımlıyoruz. Ardından Cezayir’in Akdeniz kıyılarındaki sahil restoranında deniz ürünlerinden keyifli bir öğle yemeği alıyoruz. Daha sonra Tipaza yakınlarındaki Mauretania Kraliyet Mozolesi bizleri bekliyor. Numidya Berberi Kralı II. Juba’nın eşi ve yasak aşkları destanlara konu olan ünlü Roma generali Marcus Antonius ile meşhur Mısır Kraliçesi Kleopatra’nın kızı II. Selene’nin gömüldüğü Kraliyet Mozolesi’ni (Selene’nin Anıt Mezarı) geziyoruz.

Beyaz Şehir Cezayir:

Ülke ile aynı adı taşıyan başkent Cezayir’i de keşfediyoruz. “Beyaz Şehir” olarak anılan Akdeniz kentinde; şehrin en eski yerleşim yeri Kasbah (Casbah), kayalıklar üzerinde yükselen ünlü Notre Dame Kilisesi, Osmanlı dönemi yapılarından Ketchaoua Camii ve Fransız mimarileriyle dikkat çeken Didouche Mourad gezilerimize kavurucu çöl sıcaklarının kış döneminin yumuşak iklimine karıştığı dingin bir atmosferde Cezayir mutfağından alacağımız gurme lezzetler de eşlik ediyor.