Dahil Olan Hizmetler:
Türk Hava Yolları ile İstanbul-Tahran-İstanbul dış hat uçak biletleri
Yerel Hava Yolları ile iç hat uçak biletleri
Tüm havalimanı vergileri ve bilet servis ücretleri
5* oteller ve Safevi Kervansarayında toplam 7 gece kahvaltı dahil konaklama
Otel ve şehir vergileri (turist vergileri)
Özel seyahat sağlık sigortası
Yurt dışı çıkış harçları
Yerel mekanlarda alınacak 2 adet gurme öğle yemeği
Yerel mekanlarda alınacak 2 adet gurme akşam yemeği
Sırlı İran I (Hazar Kıyısında Tahran)
Sırlı İran II (Cemşid’in Tahtı Persepolis)
Sırlı İran III (Binbir Renk Binbir Ayna: Gülistan Sarayı)
Sırlı İran IV (Şairler Şehri Şiraz)
Sırlı İran V (Antik Pasargad)
Sırlı İran VI (Zerdüştler’in İzinde Yezd)
Sırlı İran VII (Mistik İsfahan)
Sırlı İran VIII (İran Çöllerinde Gün Batımı Safarisi)
Sırlı İran IX(Çölde Ömer Hayyam Astronomi Gecesi ve Samanyolu Gözlemi)
Sırlı İran X (Marco Polo’nun İzinde Tarihi İpek Yolu)
Sırlı İran XI (Zayandeh ve Safevi Köprüleri)
Sırlı İran XII (Çölde Vaha Kaşan)
İran Gurmesi I (Safevi Kervansarayında Pers Mutfağından Akşam Yemeği):
Adasi (Pers Mercimek Çorbası) + Nar Ezmeli Fesenjan (İran Yahnisi) + Kachi (Helvası)
İran Gurmesi II (Geleneksel İsfahan Mutfağından Öğle Yemeği):
Ash Somagh (Sumak Aşı) + İran Şehrazat Biryani + Bamieh (Tulumba Tatlısı)
İran Gurmesi III (Darband Köy Mutfağından Akşam Yemeği):
Sembusek Böreği + Zereshk Polo (Safranlı Pilav ve Tavuk Budu) + Ranginak (Kek)
İran Gurmesi IV (Şiraz Divan Sofrasından Öğle Yemeği):
Şiraz Salatası + Kebab Barg (İrani Mangal Kebap) + Sholeh Zard (Safranlı Sütlaç)
Programda belirtilen tüm müze ve ören yeri giriş ücretleri
Şehirler arası transferler Havalimanı-otel-havalimanı transferleri
Matilda Travel profesyonel Türkçe rehberlik hizmeti
Yerel rehberlik hizmeti
Rehber, sürücü ve araç masrafları (Otoyol, park, ulaşım, konaklama, yemek vs.)
Rehber ve sürücü bahşişleri (Gezimizde bahşiş toplanmıyor)
Dahil Olmayan Hizmetler:
Fazla bagaj ücreti, otel ekstraları ve kişisel harcamalar
Programda belirtilmeyen tüm gezi, yeme-içme, müze girişi ve ulaşım hizmetleri
Gezi İçeriği ve Ayrıcalıkları:
"On derviş bir kilimde uyur da iki padişah bir iklime sığmaz" der Şeyh Sadi Gülistan eserinde.. Bizler de bir iklime sığmayan imparatorların ve hanedanlıkların izini sürüyor binlerce yıllık kadim bir tarihin kapalı kapılar ardındaki gizemli dünyasına yolculuk ediyoruz. Ortaçağ Fars şairleriyle hem dem oluyor Zerdüştler'in sohbet divanına konuk oluyoruz.
TÜRKİYE'DEN İLK KEZ: Dört Asırlık Safevi Kervansarayında Konaklama
İlk kervansaraylarının tarihi 2.500 yıl öncesine; İran'ın Ahameniş İmparatorluğu tarafından yönetildiği döneme kadar dayanıyor. İran'daki Safevi döneminde ise kervansaraylar, ticaret yolları boyunca eski ve yeni kervan yolları üzerinde inşa ediliyor. Ticareti teşvik etmek amacıyla inşa edilen yapıların odalarda şömine ve hizmetçilerin kalacakları yerler bulunuyor. Tüccarların ve malların hırsızlığa karşı güvenliğini sağlamak kapıcıların göreviyken, kervansaray bekçisi en yetkili kişi oluyor. Şimdi şöyle hayal edin:
Yezd ile Kerman arasındaki tarihi İpek Yolu rotasında 16.yüzyılda yani bundan tam dört yüz yıl önce kurulmuş gerçek bir kervansarayın önündesiniz. Daha önceki yüzyıllarda Yezd'in güneyinden iki günlük bir deve yolculuğu ile ulaşılabilen bu kervansaray tam karşınızda. İşte TÜRKİYE'DEN İLK KEZ ve SADECE MATİLDA ile bu DÖRT ASIRLIK TARİHİ KERVANSARAYIN kapılarını aralıyor ve SAFEVİ DÖNEMİNDEKİ ORJİNAL HALİNİ KORUYAN büyüleyici bir atmosferde gecelemenin keyfini sürüyoruz. Safevi hükümdarı Şah Abbas'ın döneminde inşa edilen dairesel kubbelerin gölgesinde konaklıyor ve İpek Yolu kervanlarının tarihi geçmişinin gerçek bir parçası olup çöl ortasında yaşayacağımız bu deneyimle Safevi tarihini de içimizde hissediyoruz.
İran çöllerindeki kadim ticaret yollarının gölgesinde yükselen kervansaray, bugün hâlâ bir kervanın akşam yorgunluğunu taşıyormuş gibi zamanın içinde asılı duruyor. Burada konaklamak, yalnızca bir otelde kalmak değil; çölün rüzgârına, tarihin nabzına ve taşlara sinmiş sessiz hikâyelere misafir olmak demek. Gün batımı çöle inerken geceleyeceğimiz kervansaray uzaktan bir serap gibi beliriyor. Kumların üzerinde kızıllığa çalan bir ışık yayılıyor ve gökyüzü, ufuk çizgisini eriten pembe-bakır bir perdeye dönüşüyor. 16. yüzyılda Şah Abbas döneminde inşa edilmiş bu ticaret durağı; o zamandan bu yana yüzlerce tüccarın, hacının, gezginin ayak seslerini, dualarını, korkularını ve umutlarını taşlarında biriktirmiş bir mekân.
İçeri girdiğimizde bizi karşılayan ilk şey derin bir sessizlik. Bu sessizlik korkutucu değil; aksine, insanın kalbini yumuşatan, zihne geniş bir nefes alanı açan bir duruluk. Duvarlar, tuğlalar, kemerli odalar… Hepsi sabırla zamana direnmiş. Kervansarayın avlusunda yürürken, gölgeliklerin altından geçerken, bir an için kendimizi 400 yıl önceki bir kervanın yolculuğuna katılmış gibi hissediyoruz.
Odalarımız sade ama şiirsel. Açık renkli kilimler, yumuşak ışıklar, çölün içinden süzülmüş bir minimalizm… Her şey, “az ama derin” olmanın anlamını hatırlatıyor. Yıldızlara bakan küçük bir pencere bile, gece olduğunda yolculuğun ruhuna dönüşüyor. İran çölünün göğü başka hiçbir yerde gördüğünüz gökyüzüne benzemez: Yıldızlar daha keskin, daha parlak, daha çıplaktır. Sanki antik çağlardan beri gökyüzü burada hiç kararmamış, yalnızca ışıltısını biraz daha gizlemiş gibi.
Gece çöktüğünde avluya oturup sıcak çayımızı yudumlarken, etrafımızdaki karanlık bir sahne değil, bir sessizlik sanatı hâline geliyor. Çöl rüzgârı hafifçe duvarlara çarpıyor, uzaktan bir deve çanı hayal ediliyor, ateşin çıtırtısı kulağınıza şiir gibi işliyor. Gökyüzünde Samanyolu belirdiğinde, zamanın içinden bir anlığına kayıp gidiyoruz; dünya genişliyor, insan küçülüyor ve iç huzurumuz devleşiyor.
SADECE MATİLDA ile düzenlenen bu deneyimde konaklamak, bir konfordan çok daha fazlası: Bu, çölün fırçasıyla çizilmiş bir tabloya adım atmak, tarihin nabzını avuçlarınızda hissetmek, uzun bir yolculuğun ortasında kendinizi yeniden bulmak demek.
Eğer İran çöllerinde bir gece geçirmenin ne anlama geldiğini merak ediyorsanız, bu kervansaray size cevabı sözcüklerle değil, hislerle veriyor. Burada, rüzgâr konuşur, taşlar anlatır, yıldızlar hiç susmaz. Siz de bu büyük anlatının küçük ama unutulmaz bir parçası olursunuz.
YİNE TÜRKİYE'DEN İLK KEZ: Çöl Ortasında Ömer Hayyam Gecesi
Bu kez İranlı ünlü filozof Ömer Hayyam'ın izini süreceğiz. İran’ın kadim çöllerinde, yıldızların insan nefesiyle yarıştığı o derin sessizlikte, Ömer Hayyam’ın izinde düzenleyeceğimiz ve yine SADECE MATİLDA'nın İran gezilerinde gezginlerimizle buluşturduğumuz bir deneyim olan Astronomi Gecesi, hem zamanın hem de mekânın sınırlarını eriten bir yolculuk gibidir. Güneşin kızıl saçaklarının kum tepeleri üzerinden ağır ağır çekildiği akşamüstü saatlerinde, çölün gölgeleri uzar, rüzgârın taşıdığı ince kumlar adeta tarihin hafızasına değerek geçer. İşte bu anda başlar Hayyam’ın dünyasına doğru yürüyüş.
Bir zamanlar, Semerkant’ın ve Nişabur’un gök kubbesine göz dikmiş, takvimleri yenileyen, yıldızların ahengini matematikle yorumlayan Hayyam’ın ayak izleri hâlâ bu topraklarda dolaşır. Gecenin ilk adımı, onun şiirlerinin hafifçe fısıldandığı bir dinletiyle atılır. Rubailerden yükselen o kadim sesi, çölde yankı yapar: “Bu yıldızlar ki gökte bizimle dönerler, Belki biz onlarla bir başka zamanda döneriz…”
Gün tamamen batar, gök yavaşça mora, ardından laciverde kesilir. Çöl, gündüzün yakıcı çıplaklığından sıyrılıp geceye ait sırrını açmaya başlar. Kum taneleri ay ışığında gümüş zerrelere dönüşür; her adım, bin yıllık bir masalın sayfasını aralar gibi çıkar. Ardından teleskoplarımız sessizce göğe çevrilir ve sabırsızlıkla karanlığın yoğunlaşmasını bekler. Rehberimiz, Hayyam’ın zamanındaki astronomi geleneğini, onun Melikşah’ın sarayında oluşturduğu ünlü gözlemevini, Celali Takvimi’ne dokunan o bilimsel dehayı anlatırken, çöl rüzgârı geçmişten bir parça taşımış gibi yüze çarpar. Sanki bir an için, Hayyam’ın geceyi gözlemlemek üzere eğilmiş silueti kumların üzerinde beliriverecekmiş gibidir.
Sonra karanlık yerleşir ve gökyüzü açılır. İran çölünün ışık almayan derinliğinde, Samanyolu tüm görkemiyle patlar. Binlerce yıldız, Hayyam’ın hesabına meydan okurcasına, bir matematik dizisi gibi düzgün ve anlaşılır bir ritimle titreşir. Bizler de teleskoplarla Satürn’ün halkalarına, Jüpiter’in şeritlerine, kimi zaman da uzak yıldız kümelerine bakarken, çölün sessizliği yine bir rubaiye dönüşür. Her görüntü, insanın evrendeki yerini yeniden hatırlatan bir öğreti gibi gelir: “Gök kubbe altında bir zerreyiz belki, Ama o zerreye sığar sonsuzun yankısı.”
Gecenin ilerleyen saatlerinde, çaylarımız demlenecek ve baharatlı İran kokuları hafifçe havaya karışacak. Bizler yani yıldızların altında hem bir bilgenin ayak izlerini hem de kendi iç yolculuğunu takip edenler için Hayyam’ın izinde geçirilen bu özel gece tamamlanmış değildir çünkü hepimizin içine küçük bir ışık, bir merak, bir soru düşmüştür. Astronomi Gecesi, çölde başlayan ama zihnin derinliklerinde yoluna devam eden bir yolculuğun ilk durağına dönüşmüştür. Ve geceye veda ederken her adımımız, şu hissi taşır: Bazen yeryüzünde yolculuk ederiz; bazen de yıldızların arasındaki sessizliğin içinde, kendimize… Ve yine unutmayız: Seyahat Sanattır..
Cemşidin Tahtı Persepolis:
İran tarihinin en görkemli döneminin yaşandığı Pers İmparatorluğunun en görkemli şehri Persepolis’i (Taht-ı Cemşid) ziyaret ediyoruz. M.Ö. 6.yüzyılda efsanevi Pers kralı Darius tarafından kurulan ve ihtişamlı sarayları, su kemerleri, heykelleri ve tapınakları ile Pers İmparatorluğunun gücünü ve sanatını gözler önüne seren antik kent ve UNESCO mirası tarihi kalıntıları arasında arkeolojik bir yolculuğa çıkıyoruz.
Şairler Şehri Şiraz:
Eski eserleri, bozulmamış kent dokusu, köklü tarihi ve sofistike atmosferiyle aşkın şehri olarak anlın Şiraz’ın romantik dünyasına yolculuk ediyoruz. “Bostan” ve Gülistan” eserleriyle ünlü şair Sadi’nin anıtsal kabristanı le başlayan yolculuğumuz; Kerim Han Kalesi i UNESCO mirası Eram Bahçeleri, Vekil Cami ve Vekil Çarşısı, Han Medresesi ve İmamzade Hamza Türbesi gezileri ile devam ediyor.
Zerdüştler'in İzinde Yezd:
Zerdüştler'in şehri Yezd’i keşfe çıkıyoruz. Zerdüşt dininin merkezi olan ve İpek Yolu üzerindeki konumuyla dünyanın en eski tarihi kentlerinden biri olan çölün kutsal şehrinde Zerdüştlerin efsanevi ve gizemli yapısı Sessizlik Kuleleri’ni geziyor, ünlü Ateş Tapınağı’nda mistik inancın derinliklerine yolculuk ediyoruz. Ardından Amir Chakhmaq Camii ve Jameh Külliyesini geziyoruz.
Dünyanın Yarısı İsfahan:
Safeviler ve Pers imparatorluğuna başkentlik yapan İsfahan’a, dünyanın yarısı denirmiş. Bizler de önce şehrin kalbi Nakş-ı Cihan'a (İmam Meydanı) varıyor ve bu benzetmenin ne kadar doğru olduğunu hissediyoruz. Gezimizde tarihi Ali Kapı Sarayı, Safevi mimarisinin başyapıtlarından biri olarak kabul edilen Şeyh Lütfullah Camii, dillere destan güzelliğiyle UNESCO Dünya Kültür Mirasları Listesinde yer alan Çehel Sütun Köşkü ve ünlü Vank Katedrali göreceğimiz yerler arasında. Öğle yemeğimizi de meşhur İsfahan sofralarından alıyoruz.
Kaşan ve Sasani Sarayları:
Rotamız İran’ın gizli hazineler şehri Kaşan. Binlerce yıllık geleneksel evler, dünyaca ünlü çinilerle kaplı Sasani sarayları ve büyüleyici bir peyzaj mimarisiyle çöl kenarında adeta bir vaha gibi yükselen şehrin ünlü Sialk Tepesi’nde başlayan gezimiz UNESCO mirası Fin Bahçeleri, Burucerdi Köşkü ve Agha Bozorg Medresesi gezileri ile devam ediyor.
Gizemli Pasargad:
Ahameniş hanedanlığının ilk başkenti olan Pasargad’a varıyor ve UNESCO Dünya Kültür Mirasları Listesinde yer alan Cyrus Anıt Mezarını gezip İslam döneminde Süleyman peygamberin annesinin mezarı olduğuna inanıldığından kutsal yapının gizemlerine yolculuk ediyoruz.
Başkent Tahran ve Darband Köyü:
Pehlevi hanedanlığından kalma Sadabat Sarayı, Kaçarlar’dan Safeviler’e İran hazinesinin sergilendiği Kraliyet Mücevherleri Müzesi, meşhur İran halılarına ev sahipliği yapan İran Halı Müzesi ve ilmek ilmek hikayelerin işlendiği paha biçilmeyen koleksiyonlar ve renkli Tahran Çarşısı göreceğimiz yerler arasında. Darband köyünde İran mutfağından keyifli bir akşam yemeği de bizleri bekliyor.
Münzeviler vadisi Kadişa’dan Kuzey Lübnan’ın sedir ormanlarına, Beit ed-Dine Sarayı’ndan Ortadoğu’nun en güzel kentlerinden Beyrut’a bambaşka bir Lübnan.. Halil Cibran'ın şehri Bcharre.. Antik Fenike’nin liman kenti Biblos... Tarih öncesinden günümüze efsanevi Jeita Mağaraları.. Nargile kokularının sardığı mistik sokaklarda Feyruz ve Ümmü Gülsüm ezgileri.. Dünyanın en görkemli tapınak şehri Baalbek.. Ksara şarap bağları.. Bekaa Vadisi ve Anjar harabeleri.. Harissa Tepesi.. Devr-i Lübnan ve büyülü bir zaman tüneli..
TÜRKİYE’DEN İLK KEZ ve SADECE MATİLDA’DA gökyüzünden çölün kalbine: Balonla Wadi Rum.. Yine SADECE MATİLDA’DA ay ışığında kumların fısıltısı: deve sırtında çölde gece.. Nebatiler’in izinde Petra.. Arabistanlı Lawrence Yolu ve taş kemerli geçitlerde 1917’lerin rüzgarı.. Antik mozaiklerden Bizans’a Madaba.. Ürdün’ün sessiz bekçileri Çöl Kaleleri.. Tuzun ve gizemin büyüsü Lut Gölü.. Ceraş ve kumdan masallar.. Bir kahve bir hikaye: Amman.. Nebo Dağı ve Vaat Edilmiş Topraklar.. Kızıl Krallık Ürdün..
Yahudiler, Hristiyanlar ve Müslümanlar.. Üç semavi dinin kutsal toprakları.. TÜRKİYE’DEN İLK DEFA ve SADECE MATİLDA’DA Dürzi köyü mağaralarında yemek deneyimi ve ezber bozan bir rota Ein Gedi vahası.. Haçlılardan Osmanlı’ya Akka.. Ölü Deniz’in (Lut Gölü) İsrail yakası.. Cennetin Krallığı Kudüs.. Masada Dağı’ndan Necef Çölü manzaraları.. Hz. İsa’nın doğum yeri Betlehem.. Yafa’dan Hayfa’ya mavi Akdeniz.. Gizemli Bahai Bahçeleri.. Adım adım Tel Aviv.. Sıra dışı gurme deneyimleri ve ilahi bir keşif..