01.02.2024 tarihinde yayımlandı.
Bu yazı, "Cruise and Travel Şubat 2024" sayısında yayımlanmıştır. İlgili kanun gereği korunmakta olup herhangi bir amaç için izinsiz kullanılması yasaktır.
Matilda Travel, Antarctica Airways ortaklığı ile Antarktika anakarasına özel uçuş imkanı sağlayan Antarctica 21 ile yaptığı GSA sözleşmesiyle "Antarktika Keşif Gezilerini" Türkiye dış turizmine kazandırmaktan mutluluk duyuyor. Bireysel rezervasyonların yanında ilk grup seferini 2023 Şubat ayında gerçekleştiren Matilda Travel, sadece 65-70 kişi kapasiteli "Magellan Explorer" ve "Ocean Nova" butik keşif gemileri ile Antarktika'nın en özel keşif deneyimlerini gezginlerle buluşturmaya devam ediyor. Matilda Travel Kurucu Genel Müdürü Burak Bilgit 2023 Antarktika Şubat keşfinden edindiği izlenimleri, "Türkiye'nin İlk ve Tek Aylık Cruise Dergisi" Cruise and Travel'a anlattı. Ünlü seyahat dergisinin Şubat 2024 sayısında yayınlanan yazının içeriğine aşağıda ulaşabilir ya da sağ tarafta yer alan PDF MAGAZİN bölümünden okuyabilirsiniz.
YEDİNCİ KITA ANTARKTİKA
Donmuş Tarih
Aşırılıkların normal olduğu, tek bir gecenin altı ay sürebildiği esrarengiz ve güzel bir yer var.. Dünyanın en büyük çölünün tabanını kapladığı bir yer.. Eksi 30 derecenin ılık bir yaz günü olduğu, hiçbir sürüngenin yaşamadığı, üzerinde ülke bulunmayan ve mantığı alt üst edecek kadar çelişkili bir yer.. Dünyanın dibinde buzla kaplı bu en az bilinen kıta, Antarktika. Dünyanın en soğuk, en rüzgarlı, en kuru, en temiz ve en yalnız kıtası.
“Hayatımda hiç bulunmadığım iki yere ışınlanmak isterdim. Biri, hayretler uyandıran faunası, kristal suları ve devasa buz katedralleri ile Antarktika, diğeri ise en kuzeydeki yosun ormanlarını görmek istediğim Arktika”. Sürdürülebilir okyanus yaşamı için akademiyi dahi bırakan eski bir üniversite profesörü Enrica Sala’dan bunu ilk duyduğumda çoktan sıvamıştım kolları Antarktika için.. Svalbard’dan İzlanda’ya, Lofoten Adaları’ndan Grönland’a Arktika coğrafyasını deneyimlemiş şimdi sıra Arktika’nın karşısına, Antarktika’ya gelmişti. Dünyanın bilinen kuzey bölümünü dengelemek için güneyde olması gerektiği düşünülen ve henüz bilinmeyen topraklara Arktika’nın zıddı olarak Antarktika adı verilmişti. Şimdi dünyanın altını üstüne getirme zamanıydı.
Antarktika her tecrübeli gezginin hayatı boyunca düşlediği bir seyahat. Misafirperver olduğunu da söyleyemem ki sadece Kasım-Mart ayları arasında ziyaret etmek mümkün. Biz de, güney yarım kürenin yaz mevsimi olduğu bu dönemde her şey donmadan ve güneş batmadan keşfe çıkacağız. Sıradan bir yolculuk değil. Bu keşfi, Antarctica 21 ile gerçekleştirmenin heyecanı ise tarifsiz. Antarktika'nın en butik keşif seyahatlerini gerçekleştiren Antarctica 21, Uluslararası Antarktika Tur Operatörleri Birliği‘nin (IAATO) bir üyesi. Magellan Explorer ve Ocean Nova gemileri ile hizmet veriyor. Antarctica 21’den önce, Antarktika Yarımadası’na ulaşmak isteyen gezginlerin tek bir seçeneği vardı; Drake Boğazı’nın meşhur dalgalı denizlerine açılmak. Antarctica 21 bu maceralı serüveni 2003 tarihinde ilk kez farklı bir konsepte dönüştürdü ve Şili’nin Patagonya’ya açılan kapısı Punta Arenas’tan başlattığı özel Antarktik uçuşlarla kaşifleri ana karaya götürüp, fırtınalı geçişleri ve deniz tutmalarını yaşatmadan keşif gemisine bindirdi. O günden günümüze Antarktika’ya daha hızlı ulaşan gezginler, yedinci kıtadaki maceralarını daha konforlu, daha butik ve Antarktika’ya daha fazla zaman harcayarak yaşıyor. Nostaljik Drake Boğazı yolculuğunu yaşamak isteyenleri de düşünen şirket, Arjantin Patagonyası’ndan düzenlediği birkaç seferle bu imkanı da Antarktika kaşiflerine sunmaya devam ediyor. Şirketin Türkiye’de de tek yetkili satış acentesi bulunuyor. Sıra dışı gezi tasarımları ve Türkiye’den ilk kez düzenlenen yurt dışı gezileriyle dikkat çeken Matilda Travel, Antarctica 21 ile yaptığı GSA anlaşmasıyla Türkiye dış turizmine yeni ayrıcalıklar kazandırmanın yanında uçaklı paket programlarıyla ulaşılması zor butik Antarktika rotalarını yerli gezginlerle buluşturuyor.
Antarktik Ana Karasına Uçak ile İniş
Antarctica 21 Kaşifler Evi:
Antarctic Airways ile Antarktika’ya yapılan uçuş operasyonları Antarktika’ya ulaşmayı hayli kolaylaştırıyor ama olumsuz hava koşullarında iniş yapmanın hala önemli zorluklardan biri olduğunu unutmamak gerekiyor. Seyahatin ne zaman başlayacağına operasyonu yürüten şirketler değil Antarktika karar veriyor. Punta Arenas’ta yer alan oteldeyiz fakat öncesinde ağırlama Antarctica 21 Kaşifler Evi’nde oluyor. Antarktika seyahati, diğer gezilere benzemeyen ve belli hazırlıklara tabi olan gerçek bir keşif eylemi. Bu sebeple seyahat öncesinde Kaşifler Evi’nde ağırlanıyor ve aynı gemide seyahat edeceğiniz sizin gibi diğer dünya kaşifleri ile bulaşarak, brifinglere katılıyor ve Antarktik deneyimleri yaşayacağınız keşif araçlarını tanıyorsunuz. Bir zodyak bota nasıl binileceğini öğreniyor, can yeleği giyme ve kullanma gibi alıştırmaları yapıyorsunuz. Keşif ekibi ile tanışıyor, kontrol listelerini gözden geçiriyor ve Antarktika’ya vardığınızda bir kaşif olarak kendinizden emin ve hazır hale geliyorsunuz. Antarctica 21’in özel mülkü olan Kaşifler Evi, ünlü mimarlar tarafından çevreci projeler esas alınarak inşa edilmiş. Bu özel kulüpte kahvelerinizi yudumlarken etkileyici Antarktika kitap koleksiyonuna da göz atma imkanınız oluyor.
Antarctica 21 Kaşifler Evi
Antarctic Airways ile Antarktik Anakarasına İnmek!
Otel lobisi nice farklı kaşif ile dolu. Kimi Patagonya zirvelerini aşacak olan dağcılar kimi de Antarktika’ya varacak olan bir avuç maceraperest. Gözlerimiz Antarktika ekip üyelerini ararken kulaklarımız da telsizden gelecek haberi bekliyor. Öyle ki kötü hava şartlarında uçuş mümkün değil. Tamam hareket ediyoruz diyerek hazırlanıp ve yeniden yerlerimize döndüğümüz iki sefer oluyor ama nihayet beklediğimiz haber geliyor. Artık yola çıkma vakti. Yüzlerdeki mutluluk gözümden kaçmıyor. Maksimum 76 yolcu kapasiteli uçak filosu, BAE 146-200, AVRO RJ 85 ve AVRO RJ 100 tip modellerden oluşuyor. Antarctic Airways özel seferi için piste varıyoruz. Uçağımız Punta Arenas’tan ayrılıp Güney Okyanusu’na doğru rotasını çizerken Şili Patagonya’sı ve Magellan Boğazı aşağıda nefes kesen manzaralarını sunmaya devam ediyor. Kısa bir süre sonra dünyanın sonundan kopup Güney Okyanus semalarında süzülüyoruz. 2 saatlik bir uçuşun ardından Yedinci Kıta Antarktika kendini gösteriyor. Sisli bulutların arasında alabildiğine beyaz bir kıta ayaklarımızın altında duruyor. Hiç beklemediğim bir yumuşaklıkta King George (Kral George) adasına inmeyi başarıyoruz. Güney Shetland Adaları arasında bulunan Kral George Adası, özel Antarktika uçuşları için küçük bir piste ev sahipliği yapıyor. İnişimizle beraber ilk yerel rehberlerimizle buluşuyoruz. Evet dünya tatlısı penguenler, Kral George sahilinde bizleri karşılıyor. Uzman ekiplerin yönlendirmeleri ile can yeleklerimizi giyip zodyak botlarımıza yerleşiyoruz. Bir hafta sürecek keşif yolculuğumuzda yoldaşımız olacak Ocean Nova gemisi biraz ötede bizleri bekliyor.
İlk intibayı anlatabilmek aslında çok zor. Hayal gücünüzün size bir Antarktika tasarlayabilmesi mümkün değil. Böyle bir yerin muhteşemliğine zihinde hazırlanabilmenin de imkanı yok. Çünkü o, inanılmayacak kadar muhteşem. Engin bir sessizlik, donmuş bir boşluk.. Ocean Nova keşif gemisi en fazla 75 kişi ağırlıyor. Bu butik konsept gemiye biniş ve iniş işlemlerinin hızlıca yapılabilmesi imkanını sağlarken konuklar uzun süren sıralar beklemeden gemiye yerleşiyor ve ayrılıyor. Butik konseptin en büyük ayrıcalıklarından biri de çevre dostu olmasının yanı sıra Antarktik deneyimler. Büyük kruvaziyerlere oranla keşif için daha küçük ebatta dizayn edilmiş gemi, manevra kabiliyetiyle en ücra fiyortlara dahi rahatlıkla yanaşıyor. Bu sayede gezginler, Antarktik deneyimleri küçük ve butik gruplar halinde özel kutup rehberleriyle gerçekleştiriyor. Bu bana aynı zamanda ilk Antarktika kaşiflerinin antik gemilerle asırlar boyu yaptığı yolculukları anımsatıyor.
Ocean Nova Keşif Gemisi
Antarktika'ya Giriş Ritüeli: Palawar Burnu
Gemimiz Palawar Burnu’na doğru yol alırken güverteden Antarktika’yı izliyoruz. Her iki tarafta uzanan karlı kaplı heybetli dağların arasında yol almak sanki Antarktika’ya bir giriş ritüeli ya da bir kabul töreni gibi. Derin bir ıssızlığın ve sessizliğin ortasında bir başınızasınız. Pek çok düşünce sarıyor belleğinizi ama ilk akla gelenlerden biri de elbette muammalarla dolu Antarktika’nın keşfi. Dünya üzerindeki bu uzak gezegen aslında yakın bir dönemde; sadece 20.yüzyılında başında kişisel ve ulusal hırsların nihai sınavı haline geliyor. O nesil için Antarktika'nın keşfini, 1960’lardaki Ay’a ulaşma rekabetine benzetiyorum. Antarktika da Ay gibi oradaydı ama kimse yoktu. Onun donmuş kalbine girebilmek ve bunu başarabilmenin hissi sarıyordu hepsini. Güney Kutbu’ndaki şiddetli kışlara göğüs geren bilim insanları.. Antarktika'nın vahşi doğasını insanlığa açmak için büyük fedakarlıklar yapan kaşifler.. Hepsinin hissettiği buydu. Bugün de aslında durum farklı değil. İnsanlar, dünyada yaşamın kolay olmadığı yerler olduğunun farkındalar ve doğanın bu en uç noktalarında bunun gerçek bir parçası olmanın nasıl bir şey olduğunu hissetmek istiyorlar.
Matilda Travel Antarktika'da
Antarktik Deneyimler:
Gemide ilk gecelememiz olacak. Tam bir geceleme de denemez zira Antarktika 6 ay gündüz 6 ay geceyi yaşayan bir coğrafya. Eksen eğikliği sebebiyle bir kutup bölgesi Güneş’e baktığında diğeri karanlıkta kalıyor. Kuzey Kutbu karanlıktayken biz Antarktika’da aydınlık dönemdeyiz. Akşam saatlerinde gökyüzü hafif bir beyazla karışık parlement mavisine dönüyor. Geceden kasıt bu. Yılın altı ayı boyunca da tamamen karanlık. Gün ışığını sadece yazın görmek mümkün ancak o kadar düşük bir açıyla geliyor ki fazla bir ısı sağlamıyor. Sonuç olarak Antarktika, dünyadaki en soğuk yer ünvanını korumaya devam ediyor. Düzenli olarak eksi 100 dereceye ulaşan soğuk hava, kıta coğrafyasının varlığını sürdürmesini sağlıyor. Tarih öncesi çağlarda yaşam açısından zengin bir ılıman bölge olan kıtanın tamamının bir buz tabakasıyla kaplanmaya başlaması yaklaşık 25 milyon yıl önceye dayanıyor. Bugün 7 milyon küp buz, bir ile üç mil kalınlığındaki bir tabaka ile her şeyi kaplıyor. Daha ilginci ise kış aylarında Antarktika çevresindeki okyanus donarak Antarktika kıtasının kara alanını yüzde 100'den fazla genişletiyor, yani kıta iki katına çıkıyor.
Sabah uyandığımda ilk iş kamaramın penceresinden bakmak oluyor. Antarktika’da yaz dönemi dendiğine bakmayın. Ilık bir yaz gününde hava eksi 30 derece. Hal böyle olunca güne sıcak bir kahve ile başlamak gibisi yok. Kahvaltıdan sonra tatlı bir telaş başlıyor güvertede. Telsiz sesleri küpeştelerden koridorlara yankılanıyor. Ocean Nova yolcuları ilk kara keşfine çıkacak. Yanımda ekspedisyon lojistik şefi Sergei Sakharov var. Rusya’nın kuzeyinde, Kuzey Kutup Dairesi’nin ötesindeki küçük bir köyde doğup büyüyen Sergei, Antarktika’ya ilk ayak bastığında kalbini asıl fetheden yerin bu beyaz kıta olduğunu söylüyor. Çevresel girişimlerin yönetilmesinde önemli bir rol oyan Sergei, Antarktika’nın zorlu derin sahasındaki karmaşık lojistik operasyonların yönetilmesinde de son derece başarılı. Tepeden suya inen zodyakları geminin iskele tarafından izlemek heyecan verici. Birazdan kaşifler bu botlara binecek ve ana karada ilk keşif deneyimine çıkacak.
Gemide 8-10 adet zodyak bulunuyor ve tüm ekip aynı anda suya inerek kara keşfine katılıyor. Bu Antarktika için oldukça önemli bir ayrıntı. Antarktika’ya seyahat edenlerin sayısında herhangi bir kısıtlama bulunmuyor ama gemilerin nerede demirleyeceği ve bir seferde hangi kıyıya ne kadar ziyaretçi çıkartabileceği gibi belli kurallar var. Dolayısıyla 100 ve üzeri kontenjana sahip daha büyük gemilerin yolcularını tek seferde karaya çıkarması mümkün değilken en fazla 75 kişiye sahip Ocean Nova ve Magellan Explorer gemilerinde tüm ekip aynı anda keşfe çıkabiliyorsunuz. Bu zamandan fazlasıyla tasarruf yapabileceğiniz gibi kalabalık gruplardan kaçınarak Antarktika yalnızlığının tadını daha fazla çıkarabilme anlamına geliyor. Büyük gemilerde uzun süre beklemek yerine tadını doya doya çıkarabileceğiniz butik ve çevre dostu bir keşif detayı kısaca. Botlarımızla Palawar Burnu’na varıp karaya çıkıyoruz. İki seçeneğiniz var. Ya kıyı şeridinde kalıp penguenlere arkadaşlık edeceksiniz ya da snowshoe (kar ayakkabısı yürüyüşü) deneyimi ile Antarktik tepeleri aşıp derinliklere yol alacaksınız. Penguenlerle buluşmayı bir sonraya bırakıp bu deneyimi tercih ediyorum elbette.
Antarktika’da snowshoe, kutup kıyılarının ötesini keşfetmenin heyecan verici bir yolu. Orta üstü zorlukta bir deneyim. Sizi Antarktika’nın derinliklerine götürecek soluk kesen bir macera arıyorsanız elbette bazı zorluklara da hazır olmanız gerekiyor. Snowshoe önceden deneyim gerektiren bir aktivite değil, kolayca öğrenilebiliyor ancak yürüyüş ve tırmanış için belli bir fiziki yeterliliğe sahip olmanız gerekiyor. Yükselti arttıkça yumuşak kar zemini yerini ince buz tabakalarına bırakıyor. Bu buzlu zeminde kar kramponuna gerek olmuyor, kar ayakkabınızın ucu ile rahat ve güvenli bir şekilde ilerlemeniz mümkün. Antarktika'da kar ayakkabısıyla yürüyüş, Antarktika'nın el değmemiş vahşi doğasını keşfetmek için kuşkusuz eşsiz bir fırsat. Uçsuz bucaksız bir buz çölü düşünün. Karlı tepelerden aşağı doğru yuvarlanıp bir peri masalının tam ortasına düşmüşsünüz hissi uyandırıyor.
Portal Point'ten Petermann Adası'na Penguen Kolonileri
Penguen Kolonileri:
Antarktik keşif deneyimleri her gün hava şartlarına bağlı olarak keşif liderinin değerlendirme ve onayıyla sabah ve öğleden sonra olmak üzere günde iki sefer düzenleniyor. Katıldığım seferin keşif lideri David Berg. Grönland’ın iç buzlarını desteksiz bir şekilde geçmeyi başaran İsveçli kutup profesyoneli, kutup tarihi meraklısı olmanın ötesinde yer bilimleri ve buzul bilimi eğitimi almış başarılı bir öğretim görevlisi. Seyahat boyunca David’in anonsları ile uyanıyoruz. İzleyeceğimiz her rotayı gözlem salonunda detaylıca anlatıyor. Gerçekleştireceğimiz her keşif deneyimi öncesi operasyonel bilgiler sunarken, aştığımız her burnu ve geçtiğimiz her boğazı öğrencilerine anlatır gibi aktarıyor. Antarktika’yı, hayatını kutup tarihine ve buzul bilimine adamış bir akademisyenden dinlemenin de keyfi elbette bir başka oluyor.
Öğleden sonra botlar bu kez Portal Noktası için Güney Okyanus sularına iniyor. Reclus Yarımadası’nın kuzeydoğusunda dar bir nokta olan Portal Point, yüksek noktalara yürüme ve muhteşem panoramik manzaralar yakalama şansının yanı sıra, buz gibi zeminin üzerinde kayalık yuvalarını inşa ederken görülebilen Chinstrap ve Gentoo penguenleri kolonilerine de ev sahipliği yapıyor. Antarktika’nın bu muhteşem faunasını en yakından görmenin tadını çıkarıyoruz. Antarktika penguenlerin arasında adımlamanın tarifi pek mümkün değil. Krem rengi ve grinin doğadaki kusursuz bir uyumu olan Antarktik gökyüzü altında sıralanmış penguenler. Okyanus suları kıyıları döverken kimi arkasını dönmüş öylece duruyor kimi de gruptan bağımsız farklı bir eylem içinde. Benim dikkatimi öteden yalpalayarak gelen bir tanesi çekiyor. Adımlarımı yavaşça ona doğru atıyor ve usulca bekliyorum. Yanımdan umursamadan geçerken arkadan gelen bir başka penguenin onu takip ettiğini görüyorum. Aralarında olup biten her neyse artık aile içi mesele. Konuya dahil olmadan artık ayrılma vakti.
Antarktika’da yeni bir gün daha başlıyor. Bugünkü rotamız Lemaire Kanalı ama öncesinde Güney Kutup Dairesi’nin hemen kuzeyinde yer alan Petermann Adası’na yol alacağız. Antarktika Yarımadası’nda nadiren ziyaret edilen adalardan bir olan Petermann’ı, Lemaire Kanalı boyunca güneye doğru ilerleyerek buluyorsunuz. Petermann, zamanlarının çoğunu Antarktika buzunun altında geçiren genellikle doğdukları yerden sadece birkaç kilometre uzağa göç eden tembel Weddell fokları, fil fokları ve hiç yengeç yemeseler dahi böyle bir lakap almış yengeç yiyen fokların yanında Kriyoplankton olarak bilinen yeşil ve kırmızı su yosunlarını görmek için harika bir yer. Özellikle yazın karlar eridiğinde bir yıldız bulutu gibi parlayan bu su yosunları kar üzerinde rengarenk bir görsel şölen sunuyor. Ancak Petermann adasının ziyaretçileri için adaya ulaşmanın sebebi biraz daha farklı. Petermann, Adelie penguenlerinin görebileceği ender yerlerden biri. Adadaki penguen nüfusunun çoğunluğunu Adelie penguen kolonileri oluşturuyor.
Botlarımızla Petermann kıyılarına yanaşıyoruz. Ada yerlileri (penguen ve foklar) yazın tadını çıkarıyor. Fil fokları, plajlarda güneşlenen turistler gibi görünürken, boyları 45–70 cm aralığında ve ağırlığı yaklaşık 5 kg olan dünya tatlısı Adelie penguenleri yaz tatilinin bitmesini istemeyen çocuklar gibi küçük kayalıklardan denize atlıyor, dünyanın en temiz sularının keyfini sürüyor.
Okyanus Bilimciden Bir Seminer, Magellan Explorer
Okyanus Bilimciler, Deniz Biyologları ve Kutup Uzmanları:
Antarktika’da buzul tabakaları kırılıp denize düşerek buzdağlarını oluşturuyor. Bazı küçük ülkeler büyüklüğündeki bu devasa formların ömrü dört yıla kadar sürebiliyor. Bir gezgin için bu şu anlama geliyor: her 4 yılda bir aynı yerde farklı bir ülke görüyorsunuz. Hayal gücünüzün neden bir Antarktika tasarlayamamasına ya da böyle bir muhteşemliğe verebileceğim birkaç örnekten biri de bu.
Binlerce buzdağı kuzeye sürüklenip erimeden önce kıta etrafında dönüyor. Bu an, sizi meditatif bir ruh haline bürüyor. Bu ıssız ve mütevazi coğrafyadan tam da yapmasını istediğim de bu açıkçası. Antarktika, sizi iç dünyanızda benzersiz bir yolculuğa götürüyor. Binlerce buz dağı, erimeden önce kıta etrafında dönmeye devam edecek. Dünya da öyle. Saatimizin kadranındaki yelkovan ve akrep ya da bir semazen.. Bu bir keşif yolculuğu kadar ruhani bir seyahat aynı zamanda. Zamanın durduğu bir coğrafyada zamanın geçmemesini dilemek. Antarktika bu.. Dediğim gibi mantığı alt üst edecek kadar çelişkili bir yer..
Bu keşif seyahatini anlamlı kılan diğer bir deneyim de her ekspedisyon ardından düzenlenen seminerler. Kimler yok ki konuşmacıların arasında. Okyanus bilimciler, deniz biyologları, doğa tarihçileri, buzul bilimciler, coğrafyacılar, doğa bilimciler, ornitologlar (kuş bilimci), yer bilimciler, yazarlar ve uzman kutup rehberleri. O gün hangi ekspedisyon yapıldı ise onun uzmanından seferin değerlendirmesini dinliyorsunuz. Bunun için geminin gözlem salonu küçük bir konferans salonuna çevriliyor. Sizler kanepelerinizi alıp koltuklarınıza yerleştikten sonra şampanyalarınızı ya da kokteyllerinizi yudumlarken seminer başlıyor. Projektörden yansıtılan ekranda geminin her ekspedisyona eşlik eden profesyonel doğa fotoğrafçısının karelerinden oluşan fotoğraflar eşliğinde konunun uzmanı bilim adamlarından değerlendirmeler başlıyor. Fotoğraflar karelerinde kendinizi de görebilirsiniz ama gözlerimizin aradığı kendimiz değil Antarktika faunası. Bugünkü ekspedisyonu Avustralyalı doğa tarihçisi Graeme Snow değerlendiriyor. Güney Okyanusu'ndaki uzun araştırma gezilerinde çok zaman harcayan Snow, okyanus bilimi, buzul bilimi, penguen ve deniz kuşu izleme ve araştırması, fok ve kril biyolojisi gibi çok çeşitli alanlardaki saha araştırma programlarında yer alıyor. Dünya tatlısı penguenlerin gizemli dünyasının kapılarını Snow ile aralıyor ve yaptığımız ekspedisyonlarda karşılaştığımız penguen türlerini akademik açıdan tanıma imkanı buluyoruz.
Güney Okyanus Sularında Antarktika Kambur Balinaları
Kambur Balinaların İzinde Orne Burnu:
Orne Burnu’na doğru yola çıkıyoruz. Antarktika Yarımadası’nın batı tarafında doğal bir liman olan Orne açıklarında zodyak botlarımızla kambur balinaların izini sürüyoruz. Kaptanımız ve rehberimiz ünlü deniz biyoloğu Dani Arbas. Sekiz yaşından beri balinalara ve yunuslara olan büyük tutkusu Dani’yi, Rio de Janeiro Federal Üniversitesi’nden Deniz Biyolojisi alanında lisans derecesi ve Sao Paulo Üniversitesi’nden Biyolojik Oşinografi (Okyanus Bilimi) alanında yüksek lisans derecesi ile mezun olmaya kadar götürüyor. Brezilya’nın Caravelas kentindeki Kambur Balina Enstitüsü’nde araştırmacı olarak çalıştığı süre de dahil olmak üzere yıllar süren balina araştırmalarında yer alıyor, kara ve gemi yolculuğuna dayalı araştırmaları koordine ediyor ve bilimsel makaleler, raporlar ve kitap bölümleri yazıyor. Hayatını kambur balinaları, özellikle de Antarktika ile Brezilya arasındaki göç dinamiklerini incelemeye adayan bilim insanı Dani Arbas ile Güney Okyanus sularında Antarktika kambur balinalarının izini sürmek gerçek bir ayrıcalık, nefes kesen bir keşif deneyimi. Balinaların tüm davranışlarını kestirebiliyor Dani. Bu devasa canlıların yanına onun rehberliğinde bu kadar yaklaşmak ve gözlemlemenin keyfi paha biçilmez. Dani ile aralarında bir bağ mı ya da bizlere hazırladıkları bir sürpriz mi bilinmez ama bir kambur balinanın bizle oyununa tanık oluyoruz. Bizi peşinden sürüklüyor. Dev kuyruğunu salınarak usulca her batırışının Antarktik sulara vuran ezgisi botumuzda çırpan yüzlerce deklanşör sesine karışıyor. Bir geziden ziyade unutulmayacak doğal bir film setinde gibiyiz. Bitmesini hiç istemediğimiz bir film..
Ekspedisyon sonrası yeniden gözlem salonundayız. Dani bu kez konuşmacı olarak anlatıma geçiyor. Balinaların ve yunusların davranışları ve ekolojisi hakkında sorumlu ve sürdürülebilir faaliyetlere odaklanan bilgilerin yanında balinaları ve yaban hayatını kamera lensleriyle yakalamaya olan ilgisi nedeniyle gerçekleştirdiği projeyi anlatıyor. Bizler de oluşturduğu balina gözlem platformunun bir parçası oluyoruz. İzlanda’nın Akureyri limanından Grönland fiyortlarına kadar arşivimde bulunan tüm balina gözlem fotoğraflarını platformda paylaşıyorum. Paylaşılan her fotoğraf platforma akademik açıdan inceleme ve bilgi edinme imkanı sağlıyor. Bu gezinin temel amaçlarından biri de bu. Keşfetmek, öğrenmek ve katkıda bulanabilmek.. Antarktika’yı istila eden turistik kalabalıkların değil sürdürülebilirliğin ve keşfin gerçek bir parçası olabilmek..
Antarktika ekspedisyon deneyiminde her an bambaşka sürprizle dolu. Buzdağlarını hayranlıkla seyrederken yeniden David’in anonsunu duyuyoruz. Bu kez Antarktika’nın buz gibi suları zodyakları değil bizzat bizleri bekliyor. Kutup geleneği diyebileceğimiz polar plunge (kutup dalışı) için hazırlıkları yapıyorum. Serde erkeklik var sonuçta. Karadeniz’in hırçın dalgalarında büyümüş biri olarak kutup sularına da dalacağız elbet. Eksi 30 derecenin içine hiç düşünmeden bırakıyorum kendimi. Kendime de ancak sert shot bir votkayla gelebiliyorum.
Bu yolculukta her şey en ince detayına kadar düşünülüş ve planlanmış. Yıllar alan bir tecrübe sonunda da kaşiflerini bekliyor. Akşam saatlerinde en üst güvertede ummalı bir hazırlık var. Tüm uzman kutup ekibi, aşçılar, görevliler ve katılımcılar buluşuyoruz. Açık havada barbekü partisine katılacağız. Dört tarafımızı saran buzdağları arasından gemimiz açık denize doğru demir alırken bizler bu manzarada barbekünün keyfini sürüyoruz. Antarktika ve barbekü çok bir araya gelir kelimeler gibi gözükmese de bu deneyimin tadı doyumsuz. Antarctica 21’in aşçıları da uzman kutup ekibi kadar başarılı. Deniz ürünlerinden ızgara etlere, vejetaryen yemeklerden dünya mutfaklarına pek çok seçenek bulunuyor. Restoranın şıklığı bir yana yemeklerin kalitesinin Michelin yıldızlı mekanları aratmadığını söylesem abartmış olmam. Barbekü partisi sona eriyor. Yolculuğumuz da öyle. Güverteden gün batımını izliyorum. Nasıl başlarsa öyle gider denir ya şanlı başlayan bu seyahat şanlı sona eriyor. Antarktika son perdeyi bizlere gün batımı ile kapatıyor. Buz dağlarının üzerinde batan güneşin kızıllığı güney okyanus sularına yansırken şampanyamı yudumluyorum. Doğa fotoğrafçısı Francsico Gomez hiçbir anı kaçırmıyor. Tüm ekspedisyon gezisi boyunca çektiği fotoğraf albümünün son karesine habersizce giriyorum.
Matilda Gezginleri, Dünya Kaşifleri ve Yeni Antarktika Elçileri Arasında
Antarktika ekspedisyon gezisi tüm dünyadan kaşifleri bir araya getiriyor. Dünyanın her yerinden Antarktika için kolları sıvamış maceraperestler. Kısa bir zamanda yeni dostluklar arkadaşlıklar kuruluyor. Katılımcılar finansal ve entelektüel bakımdan zengin ileri seviye gezginler. Daha önemlisi Antarktika hakkında söz sahibi olacak kişilerden biri oluyorsunuz. Öyle ki pasaportunuza vurulan damga ile “Antarktika Elçisi” olarak anılıyorsunuz. Artık Antarktika’yı anlatacak ve bu yalnız kıtanın hikayesini paylaşacaklar arasına katılıyorsunuz. İşte bu, bir Antarktika elçisinin kaleminden donmuş tarihin kısa öyküsü..
Yazı Sahibi
Burak Bilgit
Matilda Travel Kurucu Genel müdürü